Üzerinde ip, kablo bağlantısı yok. | TED | ليست هناك حبال ولا أسلاك متصلة بالروبوت. |
Sürünmeyi, tırmanmayı, ip işini, teknik ip işlerini ve daha pek çok kompleks insan hareketlerini yapabilmeniz gerekiyor, oraya ulaşmak için. | TED | فذلك يتطلب منا الزحف ، والتسلق ، وأعمال حبال ، أعمال حبال تقنية والكثير من الأعمال الأخرى اليدوية المعقدة للوصول إليها. |
Bir gün, bir arkadaşını da yanına alarak, yukarıda ne olduğunu görmek için hiç halat ve alet kullanmadan bir Sekoya'nın tepesine tırmanmaya karar vermiş. | TED | و قرر مع صديق له أن يقوم بتسلق حر لسكويا. بدون حبال أو أي معدات لرؤية ما الذي يوجد هناك في الأعلى. |
Sonuç olarak ses telleri daha uzundur ve kalın seslidirler. | Open Subtitles | النتيجة هي حبال صوتية طويلة وأصوات عميقة. |
- Kılavuz Halatlar var, değil mi? - O kadar basit değil. | Open Subtitles | هنالكَ حبال لنتبعها أليس كذلك ؟ |
Robotların gece yakılan ateşi çamaşır iplerini görmediğini sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن حقاً ان الآليين لم يروا النيران بالليل؟ حبال الغسيل؟ |
Tek DNA analizi yaptığım için paraşüt iplerinden parça alacak zamanım oldu. | Open Subtitles | بما أنى أقوم بتحليل عينة واحدة من الحمض النووي أخير أصبح عندي وقت حتى أقوم بتحاليل أكثر على حبال المظلة |
İp tüccarı gibi bir haliniz var. Hayır, sadece meslek araçlarım. Ben bir cellatım. | Open Subtitles | هذا يبدو لى وكأنك بائع حبال. لا ، إنها أدوات مهنتى فحسب. |
Tahta ve ip kullanarak iki ya da üç kişi bir gecede arazindekine benzer bir iz yapabilir. | Open Subtitles | اثنان أو ثلاثة رجال يمكنهم عمل تّصميم بحجم الواحد الذى في حقلك ليلاً بالاستخدام الواح و حبال فقط |
Bunlar ip yanıklarına benziyor. | Open Subtitles | حسنا, يبدوا علي يديك أثار حروق احتكاك من حبال |
Kramponlar, buz baltaları, karabinalar, kısa ve uzun kazmalar, ...iki adet 30 metrelik ip, iki adet statyik ip... | Open Subtitles | حبال، فؤوس جليد، أشرطة ربط حبال قصيرة. معول طويل. و لفتين من الحبال بطول 30 متر، وحبلينثابتين.. |
Kramponlar, buz baltaları, karabinalar, kısa ve uzun kazmalar, ...iki adet 30 metrelik ip, iki adet statyik ip... | Open Subtitles | حبال، فؤوس جليد، أشرطة ربط حبال قصيرة. معول طويل. و لفتين من الحبال بطول 30 متر، وحبلينثابتين.. |
Tek sahip olduğun şey o eski püskü halat ve her gün seninle alay etmeye gelen o sincap. | Open Subtitles | كل ما لديك هو لعبة من حبال و ذلك السنجاب الذي يأتي مرة باليوم لكي يسخر منك |
Güney Zirvesi'nin ilerisine halat çekilmemiş. | Open Subtitles | لا توجد حبال موضوعة فوق القمة الجنوبية. أجل. |
Belki önceden bir bakkal falan vardı belki burada halat imal ediyorlardı belki de bir fabrika vardı. | Open Subtitles | ربما كان هنا متجر، وربما كانوا يصنعون حبال وكان هناك مصنع |
Ve bu pislikte de çok çeşitli ses telleri vardı. | Open Subtitles | وهذا الأهبل لديه حبال صوتية أيضاً |
Polietilen Halatlar, kenevir Halatlar, tahta ve üç bobinli küçük makara tek bobinli geniş makara, kayışlar, çelik tel, 25 inçlik kablo palangalar, inşaat eldivenleri, İngiliz anahtarları mezura ve 4 adet destek çubuğu. | Open Subtitles | حبال "البولي بروبيلين"، وحبال القنب بكرات صغيرة مع ثلاثة حِزم، بكرة ضخمة واحدة بحزمة واحدة، الرافعات، أسلاك فولاذية كابل (25)، إنش. |
Tırmanma iplerini çıkaracağım ve emniyet kemerini takacağım. | Open Subtitles | سوف اقطع حبال التسلق واحزم سرج الأمان |
Bakıcılar hayvanları sürekli hareket halinde tutmalılar, burun iplerinden çekerek, boyunlarını bükerek ya da boynuzlarını, kuyruklarını. | Open Subtitles | يجب على السائقين الحفاظ جعل الماشية تتحرك باستمرار، سحبهم بواسطة حبال الأنف، لوي أعناقهم، |
Bu sayede kuru sümbül saplarını örerek, bu küçük su sümbülü saplarını, bu uzun iplere dönüştürme eğitimim başladı. | TED | كانت هذه بداية رحلتي في تعلم كيفية النسج وتحويل جذوع ورد النيل المجففة إلى حبال طويلة |
Avustralya'daki parklarda, geniş çaplı zıplama ipleri ve 9 metre uzunluğunda tırmanma kuleleri ile tam olarak bunu yaptılar. | TED | وهذا بالضبط ما نفذته المتنزهات في أستراليا مع حبال التزلق المنتشرة على نطاق واسع وأبراج التسلق ذات ارتفاع 30 قدم. |
Şu elastik kabloları makaranın çektiği dikromatik kancalara yere tutturdum. | Open Subtitles | مرحباً، ربطتُ حبال القفز هذه بالأرض بإستعمال مشابك ذات لونين مرفوعة ببكرة مرساة. |
Elimizin altında o tırmanma iplerinin olması iyi oldu. | Open Subtitles | كان من الجيد أنه لدينا كل تلك حبال التسلق |
O delik için yeterince uzun bir halatımız olması lazım. | Open Subtitles | يَجِب أَنْ يكون لدينا بَعْض حبال التسلق طويلة بما فيه الكفاية لتلك الفتحة |
Omurilik tıpkı uçurtma iplerinde olduğu gibi birçok şeridin bir ayaya gelmesinden meydana gelmiştir. | Open Subtitles | النخاع الشوكي يتكون من حبال مجتمعة معاً كالطائرة الورقية |
Görüyor musun, ellerin bu geminin Halatları ile çalışacak kadar sert değil. | Open Subtitles | أترى، يداك ليستا خشنتين كفاية لخدمة حبال أشرعة هذه السفينة. |