Hayatta nasıl kalacağını bile bilmez, Hatta kendisine hayatta kalma dürtüsü bahşedilmiş olduğu halde kalamaz | TED | حتى انه لا يعرف كيف يبقى على قيد الحياة, رغم ان غريزة صراع البقاء غرست به. |
Tüm o sahte gülüşü ve filo komutanı havasıyla Hatta DFC madalyasıyla hava attı. | Open Subtitles | ليبدأ بحركاته المزيفة و تصرفاته معي كقائد سرب جوي حتى انه أخبرني بحصوله على صليب الشرف في مضمار الطيران الحربي |
Hatta hiçbir şey söylemeden ölebilir de! | Open Subtitles | حتى انه ربما يموت بواسطتهم ولا يخبرهم بأى شىء اطلاقا |
Koltuğunu kırdığını sanmış, o da kendi koltuğuyla değiştirmiş. | Open Subtitles | نعم، انه يعتقد ان اخترق مقعدك، حتى انه تحول الكراسي. |
o da, eskiden B.U.D'da çalışmış tanıdığı bir polisi aradı. | Open Subtitles | حتى انه اتصل بشخص ما يعرفه الذي كان يعمل كشرطي في ام تي اي |
Geçen yıla kadar... ben daha uzaylılar olduğunu bile bilmiyordum. | Open Subtitles | حتى السنه الماضية , لم أكن اعرف حتى انه يوجد كائنات فضائية |
Hatta fotoğraf çekmek için beni evine bile davet etti, ve bu beni çok heyecanlandırdı çünkü, eh, benim gibi 14 yaşında biri için, bu çok büyük bir olay, bilirsin?" | Open Subtitles | حتى انه طلب منى كثيرا ان اذهب الى منزله لالتقاط بعض الصور وانا متحمسه جدا لذلك لانه بالنسبه لفتاه تملك 14 عام |
Hatta cinsiyet değiştirme operasynu için sıraya girmiş,.. | Open Subtitles | حتى انه حصل على لائحة ليقوم بعملية تغيير الجنس لكن |
Hatta Washington Ulusal Katedrali'nde ayin yapması için davet almış. | Open Subtitles | حتى انه دعي للقداس في الكاثدرائية الوطنية في واشنطن |
Hatta Washington Ulusal Katedrali'nde ayin yapması için davet almış. | Open Subtitles | حتى انه دعي للقداس في الكاثدرائية الوطنية في واشنطن |
Zeus istediğini baştan çıkarmak için hiçbir engel tanımamakta, Hatta dış görünüşünü değiştirmektedir. | Open Subtitles | كان يفعل كل شيء ليغري محبوبته حتى انه كان يستخدم التنكر |
Beni ihanetle suçladı, rüşvet almakla, Hatta hukuk akademisinde hile yaptığımı söyleyecek kadar ileri gitti. | Open Subtitles | ,اتهمنى بالخيانة وانى اخذت رشاوى ,حتى انه وصل لحد القول انى غششت فى كلية الحقوق |
Hatta istediği zaman girip çıkması için bir anahtarlığı bile varmış. | Open Subtitles | حتى انه يملك سلسلة مفاتيحه الخاصة كي يستطيع ان يذهب و يعود متى شاء |
Hatta Batı Sahili operasyonlarını denetleyip, bize göz kulak olması için yardımcı direktör göndermekle tehdit etti. | Open Subtitles | حتى انه هددني باحضار مساعد مدير للاشراف على عمليات الساحل الغربي فقط من اجل ان يبقي عينه علينا |
Bayağı sağlam uyuşturucu problemi varmış Hatta sabıkasında iki tane de ağır suç bulunmakta. | Open Subtitles | ظهرت مشكلة حبوب مخدرة جيدة، حتى انه لديه جريمتي حيازة مخدرات فى سجله |
bu da ona daha çok bağlandığını, Hatta belki pişmanlık duyduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | مما يعني انه شعر بإرتباط أكبر بها و غالبا حتى انه شعر بالندم |
Son zamanlarda yalnız yaşıyor, belki o da yapacak bir şeyler arıyordur. | Open Subtitles | هو في الوقت الحالي وحيد، حتى انه يمكن أن تبحث عن شيئ ما تفعله. |
Kırkıcının önünde kuzu nasıl ses çıkarmazsa, o da öylece ağzını açmadı. | Open Subtitles | مثل خروف قبل شيرر له صامت، حتى انه لم يفتح فمه. |
Başka bir dünyada canını bağışladım, o da gelip Central City'yi işgal etti. | Open Subtitles | نجا حياته على أرض أخرى، حتى انه يمكن أن تغزو المدينة الوسطى. |
Çok sarhoşum, neler olduğunu bile anlamıyorum. | Open Subtitles | ثمل للغاية حتى انه لا يمكنني التعامل مع الامر |
Biz hiç görmedik. Böyle bir dosya olduğunu bile bilmiyorduk. | Open Subtitles | لم نراه ابدا, ولا نعرف حتى انه موجود |
Sığınağın nerede olduğunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | حتى انه لا يعلم اين هو هذا المكان. |