| Hayır, azıcık bile değil. At nalı ne olacak? | Open Subtitles | لا لست كذلك على الاقل ماذا عن حدوة الحصان؟ |
| 80 K-rail, at nalı şeklinde üstüste. | Open Subtitles | لدينا 80 قضيب، فلنرصهم على شكل حدوة الحصان |
| Boynun sağ tarafında at nalı şeklinde bir çürük. | Open Subtitles | كدمة على شكل حدوة حصان على الجهة اليسرى من الرقبة |
| Benim babam da nalbanttı. Ama bu ben de nal çakabilirim demek değil. | Open Subtitles | . أبى كان حداد . هذا لا يعنى بأننى يمكن أن أصنع حدوة حصان |
| Görüş yeteneği Atnalı yengeçlerinde rafine oldu, onlar denizi ilk terk edenlerdendi. | TED | الروئية كانت مُحسنة فى سرطان حدوة الحصان، من بين أول من غادر البحر. |
| Atımın nalı düştü. Bir nalbant bulana kadar 5 mil topalladık. | Open Subtitles | حصاني فقد حدوة,عرجنا 5أميال قبل أن نجد حداداً |
| Şuradaki insan gözlü at nalı yengecini gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيت حدوة حصان علي شكل سلطعان بحر ؟ . بـ ـأعيون إنسان ؟ |
| Orada at nalı yarışları var, diğer çocuklarla yarışmalar yapabilirsin. | Open Subtitles | لديهم ورشةً لصنع حدوة حصان حيث يُمكنكِ أن تتحدي . الأطفال الآخرين بصنعها |
| At nalı ve yonca da yaptırırsan Lucky Charms'ı tamamlamış olursun. | Open Subtitles | إن وشمتِ حدوة حصان وورقة برسيم, فستكون لديك كل أيقونات الحظ , صحيح ؟ |
| Bir at nalı. 6 yaşımdan beri at biniyorum. | Open Subtitles | إنها حدوة حصان أنا أركب الخيل منذ كنت في السادسة |
| Bunu bana kapıda satan adam nalı kesmişti. | Open Subtitles | الرجل الذي باعني هذه عند الباب قطع بها حدوة حصان. |
| Kumarhanede içi 4 milyon nakitle dolu koca yeşil bir at nalı var. | Open Subtitles | ،داخل الملهى ثمة حدوة حصان خضراء جميلة مملوءة بأربعة ملايين دولار |
| At nalı dönüşünü bekleyip en arka vagondaki İngiliz'i tren U şekli aldığında kontrol odasından vuracak. | Open Subtitles | ينتظر منعطف حدوة الحصان. ثم يطلق النار على المطبخ. |
| Bayım! At nalı almak istiyorum. | Open Subtitles | مرحباً يا سيد اريد أن اشتري حدوة حصان |
| Evet, klasik at nalı şekli. | Open Subtitles | أجل، حالة حدوة الحصان المعتادة. |
| İki at nalı ve 4-yapraklı yonca, efendim. | Open Subtitles | بل حدوة حصان, وورقة شخر رباعية يا سيدى |
| Ya aradığımız at nalı değilse? | Open Subtitles | ماذا إن لم نكن نبحث عن حدوة الحصان ؟ |
| Eğer hoşuna gidecekse, nal takıp uzaktan nal sesleriyle yaklaşırım. | Open Subtitles | استطيع أن أضع حدوة حصان لو رغبت لكي تسمع خطواتي من بعيد 111 00: 31: 38,375 |
| Vardı yani. nal yapardım. | Open Subtitles | أعني، كنت كذلك، كنت أقوم بصنع حدوة الفرس |
| Fakat tüm bu katliama rağmen Atnalı Yengeci hayatta kalma konusunda müthiş başarılıdır. | Open Subtitles | ولكن لجميع هذه المذابح, سرطانات حدوة الحصان هم من الناجين العظام. |
| At nalını kapıp kimse olayı çakmadan toz olacağız. | Open Subtitles | ونأخذ حدوة الفرس ونخرج قبل أن يدرك أحدهم شيئاً |
| At nalının içerisinde 4 milyon dolar mı ne varmış. | Open Subtitles | قال شيئاً ما عن 4 ملايين دولار داخل حدوة فرس! |