Uçağı yok etme konusunda seni uyarmıştım. Kaynaklarımızın tükendiğinden de bahsetmeye gerek yok. | Open Subtitles | حذّرتكَ من حدوث هذا إن أخذنا الطائرة عداكَ عن مدى ضعف مواردنا الآن |
Seni uyarmıştım, nikah törenleri bir çok yalanı da beraberinde getirir. | Open Subtitles | حذّرتكَ ، حفلات الزفاف تظهر الأشياء التي نكذب فيها |
''Sizi daha önce bununla ilgili uyarmıştım ama önerimi çiğnediniz.'' | TED | "حذّرتكَ ولكِنْ، هذا مايحصلُ حينما تتجاهلُ نصائحي." |
Vogel tam da seni bu konuda uyarmıştı. İki dünyayı da idare etmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | هذا ما حذّرتكَ منه (فوغل) بالضبط، محاولة عيش الحياتين في آنٍ |
Vogel seni tam da bu konuda uyarmıştı işte. | Open Subtitles | -هذا تمامًا ما حذّرتكَ منه (فوغل ) |
Seni uyarmıştım Jonas! Hepimizin hayatını tehlikeye soktun! | Open Subtitles | لقد حذّرتكَ يا (جوناز)، وها أنتَ وضعتنا في مواجهة الخطر. |
Kıpırdamaman için uyarmıştım... İki kez. | Open Subtitles | حذّرتكَ ألّا تتحرّك... |
Seni uyarmıştım. | Open Subtitles | -لقد حذّرتكَ . |