eşyalarını çantalarında taşıyan kadınlar bile ceplerini yokluyorlar. | TED | حتى النساء الذين يضعون حاجياتهم في حقائبه يرتون على جيب البنطال. |
Yerinde olsam ve bir oyuncunun eşyalarını topladığını görsem,.. ...ben de ona inanmazdım. | Open Subtitles | لو كنت مكانك ورأيت ممثلا يحزم حقائبه فلن أصدقه أنا أيضا |
Evet, Eğer çantasını toplamak için zamanı olsaydı, muhtemelen bunu da yanında götürürdü. | Open Subtitles | صحيح ، حسناً ، إن كان لديه وقت لحزم حقائبه فعلى الأرجح سيقوم بأخذ هذه معه |
Arap bir adam altta sandalyelerin yanına çantasını bıraktı ve gitti. | Open Subtitles | مرحباً، هناك رجل عربي ترك حقائبه على مقعد بالأسفل و ابتعد بعدها. |
Eve gidip çantalarını toplasan iyi olur. Yarın yola gidiyorsun. | Open Subtitles | على كل شخص الذهاب لمنزله ويعد حقائبه للسفر |
Adamın bavulunu toplayıp şehri terk etmesinden... | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون أسرع من حزم الرجل حقائبه ومغادرة البلاد. |
Laszlo'yla gidip bavullarıyla ilgilensin. | Open Subtitles | دع رجلاً يصطحب السيد لازلو ليحمل حقائبه. |
eşyalarını toplamış, arabası tren istasyonunda bulunmuş. | Open Subtitles | كانت حقائبه معده ، وجدت سيارته عند محطة القطار |
Dex eşyalarını topladı. Artık bir yalanla yaşamak istemediğini söyledi. | Open Subtitles | ديكس حزم حقائبه يقول أنه لا يريد العيش في كذبة بعد الآن |
Amcanın eşyalarını toplamasını şiddetle tavsiye ederim. | Open Subtitles | انني انصح عمك بشدة ان يحزم حقائبه لأن اذا عثر عليه , سيشنق |
Yoksa eşyalarını toplarsa bir daha hiç gelmez. | Open Subtitles | و الا سوف يحمل حقائبه و يغادر و لن يعود أبدا |
Pekâlâ, koltuğunu ve eşyalarını kontrol ettik ve silah izine rastlamadık. | Open Subtitles | حسناً، تفقدنا مقعده و حقائبه المحمولة، و لا يوجد إشارة عن مسدس |
Belki evine uğrayıp... eşyalarını bırakmış ve tekrar dışarıya çıkmıştır. | Open Subtitles | حسناً, ربما هو توقف عند منزله ألقى حقائبه وخرج مرة أخرى |
Hayır, efendim, bana söylemediği sürece asla çantasını açmam. | Open Subtitles | كلا يا سيدي لا أفتح حقائبه إلا إذا طلب مني ذلك |
Canıma tak etti. Onun da canına tak ettiyse çantasını toplayabilir. | Open Subtitles | لقد اكتفيت من هذا وإن هو اكتفى أيضاً عليه أن يحزم حقائبه |
Benzin istasyonunda ona çantasını götürmen iki gün önceydi. | Open Subtitles | لقد اوصلت حقائبه الى محطة الوقود |
Kadın avcısı çantasını burada bırakmış diye duydum. | Open Subtitles | سمعت أن ذلك الفاسق ترك حقائبه هنا |
çantalarını toplamış, tüm bağlarını koparmış artık tanıdığı insanların arasında yaşayamıyormuş. | Open Subtitles | ثُم يحزم حقائبه, يقطع علاقاته لم يعد يستطيع العيش بين من يعرفهم |
Onu aldın çantalarını bagaja koydun ve doğruca limana sürdün. | Open Subtitles | أنت اخذته بالسيارة ضع حقائبه في صندوق السيارة وقد مباشرةً إلي المخزن |
Bunu yapmaktan nefret ediyorum ama Vance'in bavulunu karıştıracağım. | Open Subtitles | حسناً، القيام بذلك، لكني سأفتش في حقائبه. |
Adamın bavulunu incelemekte serbestsiniz, ama olay yeri inceleme hiç bir şey bulamadı. | Open Subtitles | يمكنكم بكل سرور البحث في حقائبه التي جمعها لكن لا شيء ظهر لفريق الأدلة |
Laszlo'yla gidip bavullarıyla ilgilensin. | Open Subtitles | دع رجلاً يصطحب السيد لازلو ليحمل حقائبه. |