ويكيبيديا

    "حقه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • hakkı
        
    • hak
        
    • haklarını
        
    • adil
        
    • haklı
        
    • hakkına
        
    • hakkından
        
    • mahrum
        
    • hakkıdır
        
    • hakkının
        
    • haklarından
        
    Su hakkını kaybetmiyor, sadece bu hakkı ya da bir kısmını toprak yerine dereye yönlendirmeyi seçiyor. TED فهو لن يخسر هكذا حصته المائية وقد اختار ان يمارس حقه او جزء منه .. على الجدول .. بدلاً من على الارض
    Onun "teminatı" avuçlarında, kalbinde, cesaretinde. Bir yurttaş olarak hakkı. Open Subtitles و ضماناته تكمن فى يديه ,و قلبه,و شجاعته,و فى حقه كمواطن
    ...hakkı olan bir şeyi alması için yalvartmak,.. Open Subtitles أن تدعيه يجلس متسولاً الوعد الهامس الذى كان حقه على أى حال
    Benjamin hak ettiği emekliliği ve dinlenmeyi almak için gün sayıyordu. Open Subtitles بينيامين رأى ان من حقه الحصول على راحة مناسبة وتقاعد
    - Onun haklarını göz ardı eden yok. - Evet, ediyoruz. Onun haklarını göz... Open Subtitles ـ لم نُنكر عليه حقوقه ـ إن لم نمنحه فرصة,فنحن ننكر عليه حقه
    Ama bir insanın, haklı ya da haksız yaşadığı semtte belli bir düzen istemeye hakkı vardır. Open Subtitles لكن عليكم أن تعترفوا بأن الشخص سواء كان مخطئا أم مصيبا من حقه الرغبة بالحي الذين يعيش فيه بالطريقة التي يريدها
    Bunun için geldik, bu meseleyi düzeltmek için. Bizi tutuklamaya hakkı yoktu. Open Subtitles لهذا جئنا هنا مباشرة ، وليس من حقه اعتقالنا
    "Bir Yüksek Mahkeme hakimi Bay Gandi'nin saldırıya direnmedikleri için dava etme hakkı olduğunu teyit etti." Open Subtitles .كان من حقه أن يقاضيهم بتهمة الاعتداء طالما أنه لا هو و لا السيد خان قاوموا الاعتقال
    Verdikleri yemeği seçme hakkı yokmuş bu da kişilik haklarına saldırıymış. Open Subtitles فقدم شكوى , يقول بانه لا خيار له فيما يطعمونه و هذا يتعارض و حقه المدني
    Bunu yapmaya hakkı yoktu. Sense onun hayatını kurtardın. Open Subtitles لا أستطيع، ليس من حقه فعل ذلك وأنت تستدير وتنقذ حياته
    Bu arada, o profesörün seninle öyle konuşmaya hakkı yoktu. Open Subtitles بالمناسبة , هذا البروفيسور ليس من حقه التحدث إليك على هذا النحو
    İzin vermek onun hakkı değil. Bu bizim kararımız. Open Subtitles ليس من حقه أن يقبل أو يرفض، إنه قرارنا نحن.
    Burada durup ölmesini seyredemeyiz. 27 dakika daha hakkı var. Open Subtitles ‫لا يمكن أن نقف هنا ساكنين ريثما ‫يموت، من حقه الـ27 دقيقة القادمة
    Caesarion, Sezar'ın oğlu olarak kral ünvanını ve tanrılaştırılmayı hak talep etmeli. Open Subtitles -ان قيصرون هو ابن القيصر و من حقه المطالبة بالملك و القابه
    Bana kudretli aslanın kızkardeşinin taç üzerinde hak iddia ettiği söylendi. Open Subtitles سمعت أن أخت الأسد القوي تعارض حقه في العرش
    Herkesin iyiliğine olacağını düşündüğünüz şüpheli sezgileriniz adına birinin en doğal medeni haklarını elinden almamı istiyorsunuz, bu mudur? Open Subtitles حقه المدني الطبيعي من أجل احساس غامض إلهي، هل هذا هو الغاية منه أيها السادة؟
    - Theresa, ben... benim "herkes adil yargılanmalı" fikrim var. Open Subtitles تيريزا , اعرف فكره ان الجميع من حقه تمثيل عادل
    O, bir baba ve onun bazı haklı kaygıları var. Open Subtitles أنه أباك ومن حقه أن يظهر لك بعض مما يقلقه
    Eğer savaş hâlâ sürüyorsa, seni vurma hakkına sahiptir. Open Subtitles سيفعل ذلك لأن من حقه أن يطلق عليك في حالة الحرب
    Misafir işçi programı birinin yasal statüsünü işverenine bağlar ve işçiyi örgütlenme hakkından mahrum kılar. TED يقيد هذا البرنامج حالة الشخص القانونية إلى رب العمل، و ينكر حقه في توفيق أوضاعه.
    Bir akrabanın ölümünü konu olarak seçmek elbette dostumuz Doniel'in... en doğal hakkıdır. Open Subtitles اختار دنيال للكتابة عن موت الجد وهذا حقه
    Taşı, hükümdarlık hakkının tanrısal olduğu şeklinde yorumladı. Open Subtitles اعتبره علامة، علامة على أنّ حقه في الحكم كان مقدّسًا
    2. bendi gereği, sanığın idam cezasına çarptırılmasına, ve sonsuza dek kamu haklarından yoksun kılınmasına karar vermiştir. Open Subtitles ولم يطبق المجلس الأعلى حقه في تخفيف العقوبة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد