Bana çocukluğundan kalma Sırt çantasını bile verdi. | Open Subtitles | انظر، حتى أنه أعطاني حقيبة ظهره عندما كان طفل. |
Sırt çantasını da geri almak üzereyim. | Open Subtitles | إننى أعمل أيضا على إعادة حقيبة ظهره |
Özür dileriz, geciktik. Sırt çantasını unutmuş. | Open Subtitles | آسف لتأخرنا نسيت حقيبة ظهره |
Barikatlarımızdan birinden kaçtığında pasaportu sırt çantasında bulundu. | Open Subtitles | جواز سفره وجد في حقيبة ظهره عندما هرب من أحد حواجز طرقنا |
Bir kere sırt çantasında şöyle çıkartma olan bir çocuk vardı: | Open Subtitles | كان هنالك فتى وضع لاصقاً على حقيبة ظهره كُتب عليه: |
Adamın kullandığı bıçağı onun sırt çantasında buldular | Open Subtitles | وجدوا السكين ، وجدوا السكين في حقيبة ظهره |
- sırt çantası yedinci ruh mu? | Open Subtitles | أتخبرينني أن حقيبة ظهره هي الروح السابعة؟ |
Şu kayıp olan sırt çantası... | Open Subtitles | انت تعلم, حقيبة ظهره التي كانت مفقودة حينذاك |
Ne demek istedin? Sırt çantasını ben taşıdım. | Open Subtitles | حملت حقيبة ظهره. |
- Sırt çantasını alacağını söyledi. | Open Subtitles | - قال أنه سيحضر حقيبة ظهره |
Rosa Parks terminalindeyim. Adamın sırt çantasında bomba var sanırım. | Open Subtitles | أنا بحديقة الزهور بجانب موقف الحافلة وأخالني رأيتُ رجلاً لديه قنبلة في حقيبة ظهره. |
Ve açıkçası, bu duvarlar arasında yürüyen bir çocuğun sırt çantasında silah olduğunu düşününce kendimi güvende hissetmiyorum. | Open Subtitles | وبكل صراحة، لا أشعر بالأمان وأنا أعرف أن أحد الأطفال يملك مسدس في حقيبة ظهره ويجوب أرجاء المدرسة. |
sırt çantasında çürümüş bir kafa taşıyor. | Open Subtitles | أنه يحمل رأس متعفن في حقيبة ظهره |
En iyi arkadaşı sırt çantasında. | Open Subtitles | أعز أصدقائه هو حقيبة ظهره |
Evet. sırt çantasında... | Open Subtitles | نعم، في حقيبة ظهره. |
Aman Tanrım, sırt çantası ve ayakkabısı kayıp. | Open Subtitles | يا الهى، حقيبة ظهره مفقودة، حذاءه |
- Yanında sırt çantası da varmış. | Open Subtitles | على ما يبدو، قام (وولف) بزيارة شخص ما هناك في اليوم الذي مات فيه. -وكانت حقيبة ظهره معه . |