Onu bilemem. Ama senin rüşvetçi bir pislik olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا أعلم عن هذا , لكني أعلم أنك فاسد حقير |
Hayır, sadece dün neden öyle pislik gibi davrandığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لا، اريد ان اعرف لماذا كنت مجرد حقير امس أنا آسف |
Böyle şeyler söylemesine bakılırsa o herif tam şerefsiz bir zampara. | Open Subtitles | بالنظر إلى كيف يقول أشياء كهذه، إنه حقير و زير نساء |
Tam bir aşağılık olduğumu düşünmemeniz için size bazı haberlerim var. | Open Subtitles | فقط حتى لا تظنون بأنني إنسان حقير لديّ بعض الأخبار لكم |
Çünkü sen kahrolası, adi ve inatçı birisin. Her zaman da öyleydin. | Open Subtitles | بأنك حقير وعنيد جداً كالبقل، هذا هو السبب |
Evet, büyük duygusal ailevi buluşmanın bir göt lalesi yüzünden engellenmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أجل، لن أفوت لحظتك العاطفية العائلية الكبيرة ،تضيع هباءً بسبب وغد حقير |
Ve eğer bu oğlumun düğün günü olmasaydı dişlerini eline vermiştim seni dişçi düşmanı piç. | Open Subtitles | ولولا أن هذا زفاف ابني لهشّمت أسنانك يا معادي طب الأسنان يا حقير. |
Dinle beni, müvekkilin bir pislik, sen de bir pisliksin ve pislikler dertlerini Pazartesi sabahı hakime anlatacak. | Open Subtitles | إسمع يا صاحبي موكلك حقير وأنت حقير والحقراء يرون القاضي في صباح يوم الإثنين |
Babanın bir ilişkisi var diye pislik gibi davranman gerekmiyor. | Open Subtitles | عليك ان تكون حقير بسبب أن أباك يخوض بحالة خيانة ؟ |
Anket yapıyordum da. - Görüşürüz. - Bu çocuk tam bir pislik. | Open Subtitles | لقد كنت أستطلع وحسب سأراكِ ذلك الرجل حقير |
Ben Doğu Yakası'ından geldim orada Yüzbaşı olmayı isteyen şerefsiz teğmenler vardı teğmen olmayı isteyen şerefsiz çavuşlar vardı. | Open Subtitles | كنتُ في القسم الشرقيّ وكان ملازم أوّل حقير يأمل بأن يصبح نقيباً ورقباء أنذال يريدون أن يُصبحوا ضبّاطاً |
Sana doğum gününde aldığım gömleği giymişsin, şerefsiz! | Open Subtitles | إنّكَ ترتدي القميص التي أهديتُكَ إيّاها في عيد مولدكَ يا حقير |
Sen, kitlesel imha silahları satan aşağılık bir silah tüccarısın. | Open Subtitles | أنت عبارة عن تاجر سلاح حقير , يبيح القتل الجماعى |
Karım eski bir arkadaşıyla Los Angeles'ta. Lester Diamond adında aşağılık bir herifle. | Open Subtitles | زوجتي مع صديقها في لوس انجلوس شخص حقير اسمة لستر دياموند |
O'nun böylesine sefil bir şekilde ölmesi adi bir hırsız gibi parçalanması... | Open Subtitles | موته بهذه الطريقة الخسيسة تمزيقه إرباً كلص حقير |
O garip bir polis, şu Rosen gerçek bir göt, ama ne polis! | Open Subtitles | ذاك روزين انه شرطي غريب حقير حقيقي، لكن ياله من شرطي |
Ve ben, ...bir İskoç yerine piç de olsa bir Tudor'a boyun eğmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | وانا افضل ان اركع من اجل ثيدوري حقير لا الى سكوتلندي |
Benim sürtük kız kardeşim MySpace'in yeni piyasa olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أختي الصغيرة تعرفت على حقير على صفحتها الخاصة |
Evet, pisliğin teki olduğunu biliyorum. Kendini çok ciddiye alıyor. | Open Subtitles | أجل انا أعرفه ، انه حقير يأخذ الأمور دائما بجدية |
orospu çocuğu! Çok pervasızsın, Morrison. | Open Subtitles | انت مجرد حقير يا موريسون انت علي حافة الموت |
Göğsünü öne çıkartmalısın, kaba olmalısın! kötü olmalısın! Anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | يجب ان تدفعه خارج صدرك يجب ان تصبح حقير ، شرير |
Bana bir daha kaltak dersen... - ...kamyonumu kıçına park ederim. | Open Subtitles | انت ايضا حقير فلقد خطوت على حذائى قبالة السيارة |
Muhtemelen sahilin tekinde oturmuş Ajan 33'e ne berbat bir koca olduğumu anlatıyordur. | Open Subtitles | من المحتمل أنها مستلقية على شاطئ، وتحدِّث 33 عن كم أنا زوج حقير. |
O iğrenç bir şantajcıydı, Jess. Hayatımı mahvetmekle tehdit etti beni. | Open Subtitles | لقد كان مبتز حقير ياجيس وقد هددنى بتدمير حياتى |
Tüm dünyevi malın mülkün bu boktan otel odasının içinde ve eğer bugün aşırı doz alırsan, hiçkimse cesedini talep etme zahmetine girmez. | Open Subtitles | كل ماتملكينه في هذه الحياة غرفة حقيرة في نزل حقير و إذا أخذت جرعة مفرطة اليوم فلا أحد سيكلف نفسه عناء المطالبة بجثتك |