Bu doğru, Öyle oldu. Ekmek kesiyordum ve bıçak kaydı. | Open Subtitles | حسنا ، هذا حقيقى كنت أقطع الخبز حين اٍنزلق السكين |
Milaap projesini durdurmaya yemin etmiş, bu doğru olabilir mi? | Open Subtitles | و هل حقيقى أنه قد أقسم بإيقاف مشروع ميلااب ؟ |
Sen göremiyorsun diye ya da inanmıyorsun diye, doğru olmadığı anlamına gelmiyor | Open Subtitles | فقط لأنك تستطيعين رؤيته و لم تصدقيه لا يعنى انه غير حقيقى |
Onun ölmesini, Gerçekten ölmesini istiyorsanız, benim ücretim 500,000$, ve bunun için maskeyi, bıçağı ve bütün kahrolası şeyleri elde edeceksiniz. | Open Subtitles | لذا, لو أردته ميتا ميت حقيقى أجرى هو 50000 دولار ومن أجل هذا تحصل على القناع المنجل, وكل شىء لعين كامل |
Kont Verhamont için Gerçekten sansasyon yaratacak birşeyler yapmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | وأُفكّرُ بابتكار شىء ٍ للكونت فيرمونت ذلك سيحدث إحساس حقيقى |
- İçine Gerçek çay koyabilir miyim? - Evet, koyabilirsin. | Open Subtitles | هل يمكننى ان اضع شاى حقيقى فيه اجل شاى حقيقى |
Sen Gerçek bir şampiyonsun, insanların Gerçek eseri. Halen alırlarken sat. | Open Subtitles | أنت بطل حقيقى من صنع الناس بعهم ذلك إذا أستطاعوا الشراء |
Kısacası biz insanlara incil tarihinin doğru... olduğunu söyleyen bir organizasyonuz.. | Open Subtitles | بايجاز شديد, نحن منظمة معنية بإبلاغ الناس أن تاريخ الإنجيل حقيقى |
Bunun doğru olup olmadığını anlamak için tonlarca çalışma yapıldı. | TED | دراسات عديدة قد تمتْ لترى إذا كان ذلك حقيقى . |
doğru dürüst yemek yiyebilmek için karaya çıkalım. | Open Subtitles | يجب ان ننزل على الشاطئ ونحصل على طعام حقيقى. |
Bu görüntünün de... çok doğru olmadığına eminim. | Open Subtitles | وهذه النضارة التى على وجهك هناك شئ غير حقيقى ايضا |
- Bak Judy-- - Tony, bu doğru. Çok doğru. | Open Subtitles | تونى, ان هذا حقيقى, بالتأكيد صحيح, ويجب على احد ما ان يواجهك بذلك |
İngiltere'ye döndüğün doğru mu? | Open Subtitles | أهذا حقيقى .. أنك ستعود لوطنك إلى إنجلترا ؟ |
Aslında bir açıdan doğru. | Open Subtitles | هذا حقيقى ، اٍلى حد ما و لكنى لا يعجبنى ذلك |
Kim... bu yaraya kim pansuman yapmışsa güzel iş çıkarmış Gerçekten güzel iş. | Open Subtitles | مهما كان من عالج هذا الجرح فقد قام بعمل جيد. عمل حقيقى رائع. |
Hayır. Gerçekten farklı denilebilecek hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | أعتقد لا ، لا شئ يمكنك قول أنه اختلاف حقيقى |
Kendimi Gerçekten adam gibi hissediyordum. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أننى أحد الآن إننى انسان حقيقى |
Öyleyse başka yerde gördüğün gerçeklik kadar Gerçek, değil mi? | Open Subtitles | أذاً، فهو حقيقى تماماً كالواقع الذى تراه أيضاً، أليس كذلك؟ |
Genelde Gerçek görüntüsüyle gelir. Ama şeytanlar pek çok şekle sahip olabilir! | Open Subtitles | إنه يأتى غالبا فى مظهر حقيقى لكن الشياطين قد تتخذ أى مظهر |
Bir Gerçek, bir başka gerçeği destekler. Ama aslında ikisi de Gerçek değildir. | Open Subtitles | عندما تجد ان دليل حقيقى يُؤيد دليل آخر وكلاهما ليس حقيقى على الأطلاق |
Sanırım onunla ciddi bir konuşma yapmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد أن طريقة تحدثك كرجل شرطة حقيقى جميلة حقاً؟ |
Eğer tüm bunlar doğruysa, böyle bir zımbırtıyla ne yapmayı düşünüyorsun? | Open Subtitles | لو ان كل ذلك حقيقى ماذا تتوقع ان تفعله هذه البدعة؟ |
10 000$a malolmuş olmalı. gerçekmiş, muhtemelen benim diyebileceklerimden fazla. | Open Subtitles | لابد ان هذا كلفه 10.000 دولار ، انه حقيقى مما جعلنى اعطيه اكثر من الكلام |
Ben sette bazı araştırmalar yapmaya gidiyorum. Sanırım gördüğün şey gerçekti. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن ما رأيتيه كان حقيقى تلك هى الأخبار الجيدة |
Hank tehlikede ve hayatı Tam anlamıyla bizim onu bulmamıza bağlı. | Open Subtitles | هانك فى خطر حقيقى وربما حياتة تكون معتمدة على عثورنا علية |
Bunların hepsi doğru, ama gerçekçi olmalıyız. | Open Subtitles | كل ذلك حقيقى و لكن يجب علينا أن نكون واقعيين |
Eğer bu gerçekse, beni çok mutlu eder. | Open Subtitles | بولا, لو كان هذا حقيقى فهذا سيجعلنى فى اشد السعادة |