Romen, Macar ve italyan müttefikleri ona; çogu, gidip onun için savasmaya mecbur edilmis adamlar saglayacaklar. | Open Subtitles | زوده حلفائه الرومانيون و الهنجاريون و الايطاليون بالرجال الذين اجبر معظمهم على القتال |
Sovyet Rusya ve müttefikleri Birleşmiş Milletler üyeleri tarafından dışlandı ve bay ayrılıkçı barış anlaşmasıyla.. | Open Subtitles | تم استبعاد الاتحاد السوفييتي و حلفائه على الرغم من وجود الامم المتحدة... ونتيجةلمعاهدةالسلامالمستقلة... ... |
Değerli insan Müttefiklerini bulmak için Dünya'ya gidecektir. | Open Subtitles | سيذهب إلى الأرض ليجد حلفائه البشريين الغالين |
Müttefiklerini yanına alıyor, sen de dahil. | Open Subtitles | ولديّه خطة سيعتمدُ على حلفائه وأنتَ من ضمنّهم |
Eğer şiddet devam ederse bu benim suçum değil, babanın ve müttefiklerinin suçu olacak. | Open Subtitles | إن استمر العنف لن يكون من جانبي بل من والدك و حلفائه |
Eğer şiddet devam ederse, bu benim suçum değil, babanın ve müttefiklerinin suçu olacak. | Open Subtitles | إن استمر العنف لن يكون من جانبي بل من والدك و حلفائه |
Spartacus onları müttefiki olarak görüyor. | Open Subtitles | فأن (سبارتاكوس) يعتبرهم حلفائه |
İskoçyalı sana rehberlik etmesi için Mohawk müttefiklerinden birini göndermiş. | Open Subtitles | لقد أرسل لك الأسكتلندي واحد من حلفائه من الـ موهوك ليرشدك |
Onu tehdit eden müttefikleri bile. | Open Subtitles | حتى حلفائه الذين قد يهددوا وضعه |
Hala onun müttefikleri var. | Open Subtitles | لا يزال لدينا حلفائه. |
Müttefiklerini izleyen tek millet sadece Amerikalılar mı sandın? | Open Subtitles | ماذا ؟ هل تظُن أنكم الامريكيون وحدكم من يتجسسُ على حلفائه ؟ |
Bay Daugherty Müttefiklerini elinde tutamıyor. | Open Subtitles | يبدو مؤخرا أن السيد (داورتي) لايمكنه المحافظة على حلفائه |
Saraya girildiği andan itibaren Morel, düşmanlarının gücüyle müttefiklerinin gücünü tartmıştı. | Open Subtitles | "أمام مدخل القصر عاير (مورل) قوّة أعدائه مقارنة بقوّة حلفائه" |
Aksi takdirde ateşkes sona erer ve John ile bütün müttefiklerinin peşine öyle bir düşmek zorunda kalırım ki eski Ultra, onun yanında uysal kalır. | Open Subtitles | أريد فعلاً لأنه إذا لم يحدث، فالهدنة انتهت وسأجبر على السعي وراء (جون) ووراء كل حلفائه بطريقة ستجعل (أولترا) القديمة مُعتدلة. |
Spartacus onları müttefiki olarak görüyor. | Open Subtitles | فأن (سبارتاكوس) يعتبرهم حلفائه |
Nihayet, onu tüm eski müttefiklerinden ayırdım ta ki o ve koruduğu kişiye olana kadar. | Open Subtitles | ) وفي النهاية، عزلته عن كل حلفائه السابقين حتى أصبح وحيداً هو وتلميذه ... |