| Burada önemli olan nokta bu paraların hibe ya da bağış olarak değil sermaye olarak geldiği. | TED | مع أهمية ذكر أن تلك التمويلات دخلت كرؤوس أموال بقيمة سوقية , وليس كمنحة , أو عمل خيري |
| Ben halkla ilişkilerde çalışıyorum. bağış toplamanıza Yardım edebilirim diye düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا أعمل بالعلاقات العامة و يمكنني تنظيم حفل خيري |
| Bu da ne? Bir tür amigo kız hayır işi, bir geceliğine garson ol gibi bir şey mi? | Open Subtitles | عمل خيري للمشجعات، العمل كنادلة لليلة واحدة ؟ |
| Gay ve transseksüel gençlere Yardım eden bir evsiz barınağında çalışıyorum. | Open Subtitles | أعمل في منزل خيري يقوم بدعم ومساعدة المراهقين المثليين والمغايرين جنسياً. |
| Bir hayır kurumu ve çocuklar için daha iyisini yapmakla ilgili biriyle tartışıyordu. | Open Subtitles | هو يتحدث مع شخص ما عن حدث خيري و كيف سيقوم به للأولاد |
| Ben onlara Yardım etmenizi rica ediyorum, onları insan olarak kabullenmenizi, hayırsever olarak değil, Yardım derneği olarak değil, ama tüm desteğimizi hak eden insanlar olarak görmenizi. | TED | أطلب منكم مساعدتكم وقبولهم كـ بشر وليس كعمل خيري , أو على سبيل الصدقة ولكن كبشر يستحقون كل دعمكم |
| hayırseverlik açık arttırmasının açık barı olmasının bir nedeni vardı. | Open Subtitles | هناك سبب و هو أنه مزاد خيري به حانة مفتوحة |
| Söz konusu göçmenler olunca bazıları bizim kadar yardımsever olmuyor. | Open Subtitles | بعض الناس لايشعرون بأنهُ شيء خيري حينما يتعلّق الأمر بالمهاجرين. |
| Yani bağış yemeği için beş bin dolar verebilen biri böyle bir yerde yaşar mı? | Open Subtitles | انَ شخصاً يمكنهُ القيام بعشاء خيري بقيمةِ 5,000 دولار ويعيشُ في مكانٍ كهذا؟ |
| Burada da, Tahoe Gölü'ndeki bir bağış etkinliği sırasında su kayağı yapıyor. | Open Subtitles | هذه مجرد صورة جميلة له يتزحلق على الماء في حدث خيري في البحيرة. |
| Tebrikler. Belki daha sonra başka bir bağış hakkında görüşebiliriz. | Open Subtitles | تهانينا، ربما بإمكاننا التكلم لاحقاً عن حفل خيري آخر |
| Bu kadar boş vaktim olmasına alışık değilim. Burada hayatın akışı çok rahat. Katılacak bir hayır işi bulabilirim herhalde. | Open Subtitles | إنه لأمرٌ غريب بأن أحظى بكل وقت الفراغ هذا, إن التأقلم في هذا المكان سهل , لكن إن صادفني عمل خيري فسألتحق به |
| Aslan kralın özel bir hayır işi performansına biletlerim var. | Open Subtitles | أنا لدي تذاكر حفل خيري " لمسرحية " ملك الغابة |
| Hayırlı bir şey yaparak başka bir insana Yardım ettiğinizde, bu devam eder ve eder. | TED | و عندما تقوم بعمل خيري فإنه يدوم و يستمر. |
| ve başlangıçtan bu yana bir girişime girdiğimizden beri çok açıkca bir hayır kurumu olmadığımızı söyledik. | TED | وعندما شرعنا في هذه المبادرة, منذ البداية قلناها بوضوح: انها ليست عمل خيري. |
| Herkes kocamın neden bir hayır kurumu işlettiğini soruyor. | Open Subtitles | الجميع يسألني لماذا زوجي يقوم بإستضافة حفل خيري |
| Bir hayırsever olarak tedavisine devam etmek istiyorum. | Open Subtitles | أود مواصلة علاجه على أساس خيري |
| Bugün ise, binlerce hayat kurtaran beş milyar dolarlık hayırseverlik vakfını yönetiyor. | Open Subtitles | اليوم يُدير صندوق خيري بقيمة خمسة بلايين دولار والذي أنقذ آلاف الأرواح |
| Piyasanın bunu çözmemizde bize yardımcı olacağını düşünüyorum, fakat ortada bir yardımsever bileşenin olması lazım, yoksa ben, yaşamak istediğimiz türden toplumlar yaratabileceğimizi düşünmüyorum. | TED | وأعتقد أن السوق يمكن أن يساعدنا في معرفة ذلك، لكن ينبغي أن يحتوي على عنصر عمل خيري أو لا أعتقد أننا سننشئ ذلك النوع من المجتمعات التي نرغب بالعيش بها. |
| Aşevinde gönüllü. Geçinmek için ne yapıyor? | Open Subtitles | يتطوّع في مطعمٍ خيري وما هو مصدرُ دخله ؟ |
| Phoebe, gazete sadece bir hayır olay sponsor, bir yıl, ve ben bu bir aksama olmadan çıkmak istiyorum. | Open Subtitles | فيبي ، الجريدة تكون راعية لعمل خيري واحد في السنة و أنا أريد أن يمضي هذا بدون أي عائق |
| Hayır. Lütfen, hayır. Görüyorsunuz, elimde bu var, yardımseverlik hakkında konuşuyorum. | Open Subtitles | لا، رجاءً، لا هذا عمل خيري الذي أتحدث عنه |
| Ayrıca bana diğer kabilelerle Hayr'daki kabileler hakkında bilgi verdin. | Open Subtitles | ولكن ما قدمتموه لي القبائل البصيرة وقبائل خيري. |
| Ee, sanirim ona bir kazanc konseriyle ulasabiliriz. Ha? Ha? | Open Subtitles | أنا واثق أنه يمكنّنا جمع المبلغ بحفل خيري |
| İyi o zaman, gidip sadaka verecek başka birini bulmalısın çünkü ben istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً , عليكي أن تجدي لنفسك مجال خيري آخر , لأنني لست متاحاً |
| hayır işi etkinliği için Atlantic City'ye gidiyorduk. | Open Subtitles | نحن في طريقنا الى اتلانتك سيتي لحضور حفل خيري |