Şu senin yumurtalı Çin böreklerinden birkaç düzine yapsak diyorum. | Open Subtitles | ماذا لو مضيت وعملتي درزن من لفات البيض الصغيرة ؟ |
Evet, efendim, Madras'da yarım düzine kadar, Bengal'de... | Open Subtitles | نعم , سيدي . نصف درزن منهم فى مدراس , البنغال |
- Mükemmel düzineyi bulmalıymış. - Mükemmel düzine mi? | Open Subtitles | يقول بانه يجب ان يحصل على درزن مثالي درزن مثالي؟ |
Eğer kendini iyi hissettirecekse, benim dil sanatları dersimde... yarım düzine çocuk, ilkokul seviyesinde okuyabiliyor. | Open Subtitles | حسنا ، إن كان لك عزاءٌ بهذا لديّ خارج الصف التدعيمي ربما نصف درزن يدرسون في الصف الإبتدائي |
Uh, yığınla kurumuş insan balgamı, yarım düzine naylon lifi... | Open Subtitles | لديه كتله من مخاط بشري جاف نصف درزن من خيوط النايلون |
İnsanların çiftçi pazarına gelip de "Bir düzine yumurta 3 dolara mı?" dediğini duydum. | Open Subtitles | لقد كان الناس يأتون حتى على المزارعين في الأسواق ويقولون ماذا ؟ درزن بيض ب 3 دولار ؟ |
En az bir düzine insanın kimliğini belirledik içlerinde iki senatör bir havacılık şirketi başkanı eski bir çocuk aktör ve dört tane üst düzey ordu elemanı var. | Open Subtitles | ما الذي لدينا؟ على الأقل درزن مطابقه, اضافه لـ2 من مجلس الشيوخ, |
Ön tarafta Ben ve diğer ele geçirilmiş çocuklarla yarım düzine kadar var. | Open Subtitles | هنلك حوالي نص درزن في المقدمة مع بِن و عدد آخر من الأطفال المتسخرين |
Adamın parmak izleri, yıllar boyunca işlenmiş yarım düzine suç mahallinde bulundu. | Open Subtitles | بصمات رجلك، وُجدت في نصف درزن من الجرائم عبر السنوات |
Senin elemanın parmak izleri, yıllar boyunca yarım düzine suç mahallinde bulunmuş. | Open Subtitles | بصمات رجلك، وُجدت في نصف درزن من الجرائم عبر السنوات |
Makinenin ürettiği istihbarat şimdiden yarım düzine önemli terörist eylemini durdurdu. | Open Subtitles | المعلومات التي تقدمها الآلة، قد أحبطت بالفعل، نصف درزن من الحبكات الإرهباية |
Size doğru gelen yarım düzine polis var. | Open Subtitles | لديكم نصف درزن من الشرطة المحلية، يتجهون نحوكم بسرعة |
Varoşlara gideriz, Kristal Sarayı'na gideriz eski suçluların rehabilite edildikleri merkezlere gideriz bir düzine keş buluruz ve soğuk algınlığı ilacı almaları için eczanelere yollarız. | Open Subtitles | نبيع للمتوسطين، ونحصل على درزن من المتسولين نجعلهم يعملون في حبوب منع الحمل وحبوب نزلات البرد |
Bir düzine gül için beş papel veriyorsun eve gidince hepsi soluyor. | Open Subtitles | سعر كبير لـ درزن من الزهور تعود بهم للمنزل وتذبل |
Orada bir düzine pil olsa iyi olur. Yeniden say. | Open Subtitles | من الأفضل أن تكن هناك درزن من البطاريات عدي مره أخرى |
Yarın sabaha kadar kilisenin doğrusundaki tepeye yarım düzine kümes istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج إلى نصف درزن من أقفاص دجاجي على التلة شرقي الكنيسة بالضبط بحلول صبيحة الغد |
Ve size söylemem gereken şu ki 400 dönüm araziden 18 ton sığır eti, 13 ton domuz eti, 25.000 düzine yumurta, 20.000 piliç, 1.000 hindi, 1.000 tavşan -- kocaman miktarda gıda. | TED | وما أحتاج لإخباركم به هو أنه على ١٠٠ هكتار هو يأخذ ٤٠٠٠٠ رطل من اللحم، ٣٠٠٠٠ رطل من لحم الخنزير ٢٥٠٠٠ درزن بيض ٢٠٠٠٠ دجاجة ١٠٠٠ ديك رومي ١٠٠٠ أرنب قدرا عظيما من الطعام |
En azından bir düzine vuruşta gerçek vuruşunu yapmadın. | Open Subtitles | لقد كان هناك درزن من الفرض التي أضعتها |
Sana bir düzine özür mektubu yazdı. | Open Subtitles | لقد كتب لك درزن من رسائل الإعتذار |
- Hayır sadece bir düzine aerodinamik simit istiyorum. - Sanırım bir simiti... | Open Subtitles | -لا، فقط درزن من الكعك المثالي المتحرك بتوازن |