ويكيبيديا

    "ذاتها" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • aynı
        
    • kendisi
        
    • kendi
        
    • bile
        
    • kendini
        
    • başına
        
    • aynısı
        
    • olarak
        
    • kendine
        
    • kendisini
        
    • şekilde
        
    • aynıydı
        
    • aynısını
        
    • kendisine
        
    • kendinden
        
    Videolarda da işe yarıyor, aynı algoritmayı her bir video karesi için uyguluyorsunuz ve hareketli bir 3B model yaratıyorsunuz. TED هذا ينطبق أيضاً على الفيديوهات، عن طريق تطبيق الخوارزمية ذاتها على كل مقطع فيديو و تشكيل نموذج ثلاثي الأبعاد متحرّك.
    Bir ürün yapma işine giren bu insanlar, aynı veritabanına sahip değiller. TED جميع هؤلاء الذين يقومون بصناعة منتج ما، لا يملكون قاعدة البيانات ذاتها.
    Fakat kuantum bilgisayar daha iyisini yapabilir, çünkü simule etmeye çalıştıkları moleküller gibi aynı kuantum özellikleri kullanarak işlemektedir. TED ولكن قد يعمل الحاسوب الكمي بشكل أفضل، لأنه يعمل باستخدام الخصائص الكمية ذاتها كما يحاول الجزيء أن يقلد ذلك.
    Arayış, problemin çözümü için değildir, çözmeye değer olan problemlerin kendisi içindir. TED إن البحث هو ليس عن حل للمشكلة، لكن للمشاكل ذاتها والتي تستحق أن تحل.
    Bazen, her zaman yapmak istediğim şeyleri yapmak için para alıyorum. kendi tutkularımla profesyonel görevlerimin aynı olmasına bayılıyorum. Open Subtitles أحياناً أتقاضى مالاً مقابل أشياء لطالما أردت القيام بها كم أحب حين تكون رغباتي الشخصية هي ذاتها مهامي المهنية
    Ve neredeyse aynı fikrin daha zengin bir sürümünden bahsediyorsun gibi. TED ويبدو الأمر وكأنك تتحدث عن نسخة أكثر ثراءً من الفكرة ذاتها
    Öte yandan, yine bu aynı sokaklar beni New York'a aşık etti. TED لكن كانت تلك هي الشوارع ذاتها التي جعلتي أقع في حب نيويورك.
    Ama işin güzel yanı, aslında, bir pandemiyi önlemek için gereken araçlar pandemiye yanıt vermek için gerekenlerle aynı. TED لكن ما يبعث الأمل أن الأدوات ذاتها التي نحتاجها للوقاية من جائحة هي التي نحتاجها للاستجابة إلى أخرى قائمة.
    aynı okullara kabul edilirsek, bunu kaderin işareti olarak kabul ederiz. Open Subtitles لقد تم قبولنا في المدرسة ذاتها.. نستطيع أعتبارها أشارة من القـدر.
    Seni uzun zamandır tanıyorum, eşlerimiz arkadaş,çocuklarımız aynı katolik okuluna gidiyor. Open Subtitles أنا أعرفك منذ مدة زوجاتنا صديقات، وأولادنا يرتادون المدرسة الكاثوليكية ذاتها
    Biliyorum, Randy, geçen sene aynı hikayeyi Ruffles için anlatmıştın. Open Subtitles السنة الماضية أخبرتني القصة ذاتها عن رقائق غود آن بلينتي
    Ahlak masasında çalışırken aynı bölgeyi birkaç defa bastığınız olur muydu? Open Subtitles عندما كنت تعملين في مكافحة الرذيلة، أكنتِ تداهمين الأماكن ذاتها مراراً؟
    Gezegendeki herkes tam olarak aynı anda bilinçlerini kaybetti, değil mi? Open Subtitles كل فرد على الكوكب بأكمله فقد الوعي للمدة ذاتها بالضبط، صحيح؟
    Kalanlar vahşi suçlardan tutuklanan adamlar ve aynı süre içinde hapis yatanlar. Open Subtitles الباقون رجال أوقفوا لإرتكاب جرائم عنيفة وكل من سجنوا خلال الفترة ذاتها
    aynı gece ikimizin de ödül kazanması harika bir şey. Open Subtitles من الرائع أن نكون قد فزنا بالجوائز في الليلة ذاتها
    Bir fikrim var. aynı odada hem yeşili hem de kırmızıyı kullanabiliriz. Open Subtitles اليك الأتي , بأمكاننا القيام بكلا اللونين الأحمر والأخضر في الغرفة ذاتها
    Nanoteknoloji sektörünü bunu çalışmak için çok iyidir, çünkü kelimenin kendisi bile, nanoteknoloji devletin içerisinden gelmekte. TED قطاع تكنولوجيا النانو مذهل جدا لدراسة هذا الأمر، لأن عبارة تكنولوجيا النانو، في حد ذاتها ، كان مصدرها من الحكومة.
    Aslında kendi ülkesi içinde bir sığınma arayışıydı. TED بل كانت طلب لجوء سياسي داخل حدود بلدهم ذاتها.
    Bu, affetmeyi gerektirebilecek bir süreç ve kendini keşfetme yolculuğu. TED هذه عملية وهى فى حد ذاتها رحلة لاستكشاف نفسك ربما تتضمن المسامحة
    Sıradaki teknolojimiz, beklenmedik özelliklerini tek başına gözlemlememiz açısından zor çünkü bir mürekkep. TED فيما يتعلق بالتقانة الموالية، من الصعب ملاحظة الخواص الغير متوقعة ذاتها لإنه حبر.
    Sadece güç, gemilerimizi çalıştırdığımız gücün aynısı. Open Subtitles طاقة مجرّدة الطاقة ذاتها التي تُسيّر سفننا
    Ve gaziler biliyor ki kendine bu şekilde davranan her toplum -aslında, kendine bu şekilde davranan her müfreze- hayatta kalamaz. TED والمحاربون القدامي يعلمون أن أي قبيلة تعاملت مع ذاتها بهذا الأسلوب أو أي سرية تعاملت بهذا الأسلوب فلن تعيش.
    Demokrasiyi sadece seçimler çevresinde açıklamak artık yeterli değil ve bu tabir demokrasinin kendisini tehdit ediyor. TED لم تعد رؤية الديمقراطية على أنها انتخابات فقط كافية وتهدد الديمقراطية بحد ذاتها.
    Çoğunlukla anlaşmazlıklarınızı böyle ele aldığınız için bu şekilde idare edebiliriz. TED بما أنكم تتعاملون مع نزاعاتكم بتلك الطريقة، فإننا سنتعامل معها بالطريقة ذاتها.
    Bu doğru. Gölgeler tamamen aynıydı. Open Subtitles بل هي الحقيقة، تلك الظلال كانت هي ذاتها.
    Bu okul revirinde bir hastanede alacağı hizmetin aynısını sağlıyoruz. Open Subtitles هنا في العيادة المدرسية سنوفر العناية ذاتها التي يوفرها المشفى
    Ama savaşın kendisine gelince, seni kullanamam. Open Subtitles لكن أما بالنسبة إلى المعركةِ ذاتها أنا لا أستطيع استخدامك.
    Herhangi bir şeyin kendinden %100 daha fazla olamayacağı apaçık. TED ولذلك فمن البديهي أن الأمور لا يمكن أن تكون أكثر من مئة بالمئة من ذاتها.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد