Geçen hafta lise aşkından bahsetmiştin. | Open Subtitles | ذكرتَ الأسبوع الماضي حبيبة قلبك في الثانوية |
Hatırlıyorum da, geçen bahardaki kan lekeleri konferansında üzerinde çalıştığın bir davadaki şüpheli kan izleriyle ilgili bir şeyden bahsetmiştin. | Open Subtitles | فتذكّرتُ أنّكَ ذكرتَ في مؤتمر اللطخات الربيع الماضي شيئاَ عن مسحة مريبة في قضيّة كنتَ تعمل عليها |
Konumuza dönelim. Bana bir kanıttan bahsetmiştin. | Open Subtitles | بالنسبة للموضوع ذكرتَ بأن لديكَ دليل. |
Bayılmadan önce babamla ilgili bir şeyden bahsettin. Ne diyecektin? | Open Subtitles | ذكرتَ أمراً قبل أن يُغشى عليك عن والدي فما كان؟ |
Semi'den bahsettin ve onu Eylül'de açıklamayı düşünüyorsun sanırım, ancak bugün bize gösterebileceğin bir şey var mı merak ediyorum? | TED | إذن، لقد ذكرتَ الشاحنة النصفية وأظن أنك تخطّط للإعلان عنها في سبتمبر، لكنّي أتساءل عما إذا كان هناك ما يمكن أن تعرضه لنا اليوم؟ |
Zararsız olduğunu sanmıştım. Neredeyse bir bitki gibi demiştiniz. Biliyorum. | Open Subtitles | ظننته غير مؤذٍ، فإنّه نباتيّ مثلما ذكرتَ. |
Kaynayan Deniz'den bahsetmiştin. | Open Subtitles | ذكرتَ ذلك المكان البحر المغليّ |
Bundan daha önce de bahsetmiştin. | Open Subtitles | لقد ذكرتَ شيئًا حيال ذلك |
- Bir kadından bahsetmiştin... | Open Subtitles | -لقد ذكرتَ امرأة |
Neden olaya halkımın karıştığı söylentilerinden bahsettin? Çünkü bu söylentiler hikâyenin bir parçası. | Open Subtitles | -لماذا ذكرتَ إشاعات حول تورط أفراد من جماعتي؟ |
Taub. Buraya klimayı yazmamışsın. Kelly'e bahsettin mi? | Open Subtitles | لم تسجل معاينة نظام التهوية، هل ذكرتَ الأمر إلى (كيلي)؟ |
Kyle'dan bahsettin diye gözyaşı akıtıp seni serbest bırakacağımı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن أن دموعي ستنهمر و أترككَ تذهب فقط لأنكَ ذكرتَ (كايل)؟ |
BG: Bu, tam da bir Yunan filozofunun söyleyeceği türden bir söz. YV: Bu, Einstein'ın sözü aslında. BG: Konuşmanda Singapur ve Çin'den bahsettin. Dün akşamki konuşmacı yemeğinde de Batı'nın Çin'e bakışına dair keskin bir fikir öne sürdün. | TED | برونو: إنها نوع من الفلسفة اليونانية الحقيقية لتقال -- يانيس: كان هذا إينشتاين في الواقع- برونو: لقد ذكرتَ سنغافورة والصين خلال حديثك، والليلة الماضية في حفل العشاء، أعربتَ عن رأي قوي جدًا حول كيف ينظرُ الغرب إلى الصين. |
Diana'nın tüneldeki şeyi çizdiğinden bahsettin. | Open Subtitles | ذكرتَ أن (ديانا) رسمت ما رأته في النفق |
Zararsız olduğunu sanmıştım. Neredeyse bir bitki gibi demiştiniz. | Open Subtitles | ظننته غير مؤذٍ فإنّه نباتيّ مثلما ذكرتَ |
Travis, annesiyle kavga ettiği için ayrıldı demiştiniz. | Open Subtitles | (لقد ذكرتَ بأنّ سبب رحيل (ترافيس كان بسبب شجاره مع والدته |
Yolculuktaydı demiştiniz. Hong Kong mu? | Open Subtitles | ذكرتَ أنّها كانت مسافرة، (هونغ كونغ)؟ |