Seni Shandong Kralı yapmasını istediğinde bu onu çok üzdü. | Open Subtitles | عندما طلبت منه أن يجعلك ملك "شاندونغ" ذلك جعله منزعج. |
Bizi bozmak istiyordu, bu onu bizden daha iyi... hissettiriyordu, ama değildi. | Open Subtitles | بل كان يُحاول أن يكسر عزيمتنا . لأنّ ذلك جعله يشعر بأنّه أفضل منّا، لكنه لم يكن |
Evet ama bu onu daha çok kızdırdı. Sonra bana yumruk sallamaya başladı. | Open Subtitles | أجل، لكن ذلك جعله أكثر جنوناً، ثم بدأ بتوجيه لكمات إليّ. |
Eminim bu onu finans dünyasında popüler yapmıştır. | Open Subtitles | لا شك لدي أن ذلك جعله مشهوراً في دائرة الأمور المالية |
Babam ebeveynlik işinde epey iyiye gidiyordu, ve bence bu onu da mutlu ediyordu. | Open Subtitles | "كان يبرع بمسألة الأبوة بأكملها وأظنّ أن ذلك جعله يشعر بشعور رائع" |
- Eminim bu, onu daha güçlü yapmıştır. | Open Subtitles | حسناً، أنا متأكدة بأن ذلك جعله شخص أفضل |
bu onu Noah'a Michelle'i öldürmesi için ödeme yapacak kadar çaresiz bırakmış olabilir. | Open Subtitles | قد يكون ذلك جعله يائساً بما يكفي ليدفع لـ(نوا) لقتل (ميشيل) ولإخفاء المُشكلة. |
Ama bu onu mutlu etmişti. | Open Subtitles | لكن ذلك جعله سعيدا |
Ama bu onu daha da çekici yapıyordu, | Open Subtitles | ذلك جعله أكثر جاذبية |
bu onu sinirlendirmiş olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ ذلك جعله غاضباً. |
bu onu çok gururlandırırdı. | Open Subtitles | لكان ذلك جعله فخور جداً |