Ve onu hayatı haline getirmiş. Bu doğru. Bir sorun yok. | Open Subtitles | وجعلك ذلك حياته , وذلك لا بأس به , ذلك صحيح |
Bu doğru olsaydı, sen de diğerleriyle kaçardın ya da kolay yolu seçerdin. | Open Subtitles | لو كان ذلك صحيح لكنت هربت مع الجميع أو انتحرت ولكنك لم تفعل |
Bu kötü zamanlama idi. Bu doğru. Ama sen onu getirmedin | Open Subtitles | كان ذلك توقيتاً سيئاً، ذلك صحيح ولكنّك لم تحضريه ليقابلني قبلها |
Aynen öyle, Ölülerin Şafağı'ndayız. Beyin yiyor, harıl harıl çalışıyorum. | Open Subtitles | ذلك صحيح, إنه عصرُ عودة الأموات أنا آكل الأدمغة وآخذ الأسماء |
- Bu gerçek sen değilsin. - Öyle mi? Değil miyim? | Open Subtitles | يا رجل هذا ليس حقاً أنت حقاً هل ذلك صحيح ؟ |
Bunun doğru bir şey olduğunu biliyorsun, yani, yardımın gerçekten iyi bir nedeni olduğunu, ayrıca kariyerimi kurtarmasını söylememe gerek bile yok. | Open Subtitles | حسنا، تعرف أن ذلك صحيح. أعني سوف تساعد في سبيل غاية عظيمة و بدون حاجة للذكر، الحفاظ على عملي |
Bu doğru, doktor. Zaman içinde hepsi sizin olabilir. | Open Subtitles | ذلك صحيح أيُها الطبيب في المستقبل تكون كلّها لك |
- Buradaki en önemli adam sensin. - Bu doğru. | Open Subtitles | أن أكثر الرجال أهمية في القرية - ذلك صحيح - |
Kekeliyorum çünkü siz bana Dik dik bakıyorsunuz ,ama Bu doğru. | Open Subtitles | أنا أثرثر وحسب لأنك تحدقّ فيّ، ولكن ذلك صحيح |
"Bu doğru Wendy... istiare yapmak gerekirse, hepimiz maske takıyoruz". | Open Subtitles | ذلك صحيح كلنا نلبس الأقنعة .. والكلام مجازي |
Bu doğru, fakat bazı dedektifler büro davaya girince bazı düşüncelere kapıldılar. | Open Subtitles | ذلك صحيح .. لكن بعض المخبرون سيحصلون على جندي احتياطي صغير عندما يتقدم للمكتب |
Tollan hukuku ölüm cezası vermiyor. Bu doğru mu? | Open Subtitles | قانون تولان لا يدعم عقوبة الموت هل ذلك صحيح ؟ |
Babaya ihtiyacı var. - Evet, Bu doğru. Öyle. | Open Subtitles | انه يحتاج اب ـ نعم ، ذلك صحيح انه يحتاج اب |
Evet Bu doğru. Hem bu işi yapıp hem de sana benziyor olabilirdim. | Open Subtitles | اجل ذلك صحيح , استطيع اخذ هذا العمل وابدو مثلك |
- Erkekler hükmeder kızların çenesi düşer. - Bu doğru. Kızların çenesi düşüktür. | Open Subtitles | ـ الرجال تحكم والبنات يسيل لعابها ـ ذلك صحيح البنات يسيل لعابها |
- Aynen öyle ve bahis yapmadığımdan beri de kaybetmiyorum bu yüzden kendimi bir çift dar kot pantolonla mükafatlandırdım. | Open Subtitles | ذلك صحيح و بما أني لم أقم برهان خاسر كافأت نفسي بسروال جينز جديد |
XL: Evet, doğru söylüyorsun. Yani Öyle görünüyor ki, beyni ışık hızında etkileyebilmek için cidden daha iyi bir yol bulmamız gerekiyor. | TED | شو: آه. إن ذلك صحيح. إذاً يبدو أن.. حقاً إننا بحاجة أن نجد طريقة أفضل لنؤثر على الدماغ بنفس سرعة الضوء. |
Bunun doğru olduğunu söylerken ikimiz adına konuşabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنّي أتحدّث نيابة عن كِلانا عندما أقول أنّ ذلك صحيح. |
Demek istediğim müsait değilim değil mi? Aksi halde haberim olurdu. | Open Subtitles | أعني , أنا لست متوفراً وإلا أخبرت ذلك , صحيح ؟ |
- Haklısın. - Doğru. Church Ladies olmasa nerede olurlardı ki? | Open Subtitles | أنتي محقة ، ذلك صحيح لكن أين سيصبحون بدون سيّدات الكنيسة؟ |
- Bu Çok doğru. | Open Subtitles | ذلك صحيح ، تماماً الغباء هو الإتصال بأشخاص من مدينة كانساس |
İşte böyle. İşte böyle. Buraya getir. | Open Subtitles | ذلك صحيح ذلك صحيح احضرها الى هنا |
Oh Doğru ya sen bebek bakıcısısın bir nevi bok temizleme görevi. | Open Subtitles | أوه، ذلك صحيح أنت راعية أطفال إذا هذا شبه مداعبة الاطفال |
Dağ tanrısının yukarda bizi beklediğini söylüyorlar, doğru mu merak ediyorum. | Open Subtitles | سمعت أن رب الجبل ينتظر في الأعلى هل ذلك صحيح ؟ |