"ذلك ولا" - ترجمة من عربي إلى تركي

• ve
• Bunu
• de
• ama
• bile

Herkeste var ve oldukça ucuz. ve onları özgürce, açık lisanslarla yaymak için gereken yazılımlar hiç bu kadar ucuz ve yaygın olmamıştı.
إنه متاح في كل مكان ورخيص نوعًا ما. والأدوات لكي توزعه بحرية وبتراخيص مفتوحة لم تكن أيضًا أرخص من ذلك ولا أكثر توافرًا

Kaybolup gitmek ve bir daha düşünmek zorunda kalmamak istiyorum.
أريد أن أنتهي من ذلك ولا أفكر به بعد الآن

Bunu unutalım ve bir daha asla konuşmayalım olur mu?
فهل يمكننا أن ننسى ذلك ولا نتحدث عنه ثانية أبداً؟

- Bunu duyduktan hemen sonra kafamdan silmediğim tek kişi sensin.
أنت أول شخص يقول ذلك ولا أقوم بمحيه فوراً من دماغي

Bunu ne sen ne de ben istiyoruz. Çok yaklaştık.
لا تودّين حدوث ذلك ولا أنا أيضاً فنحنُ قريبون جداً

Tüm gün bir kez bile olmadı, ama nedense şimdi başladı.
لم يحصل ذلك ولا مرة طوال اليوم، لكن حصل ذلك للتو.

Onları tarif ettiğin gibi ayrı bir şekilde açmadım ve açabileceğime emin değilim.
لم يسبق لي ان فعلت ذلك ولا يمكنني تأكيد ان افتحه كما تصف

Duyulara karşı duyarlı olmanı, ama sana söyleyene kadar hiçbir şey söylemeni ve söyleyene kadar gözlerini açmamanı istiyorum.
ركزي على الأحاسيس ولكن لا تتحدثي قبل أن أطلب منك ذلك ولا تفتحي عينيك حتى أسمح لك

Bunu nasıl yaptın ve bana söylemedin?
كَيْفَ يمكنك ان تَعمَلُى ذلك ولا تخبرَيني؟

Aciz veletlerden ya da zihinsel aptallardan da hoşlanmıyorum ve evinde bunların her birini barındırıyor.
والان علي التاقلم مع ذلك ولا احب المتخلفين عقليا

Göremedim ve sakın bana gözlüğe ihtiyacım olduğunu söyleme çünkü onu kimse göremeyebilirdi.
لم أرى ذلك. ولا تقولي بأنّي أحتاج لنظارات لأنه يمكن لأي شخص تضييع هذا

Bunu biliyorum ve o aptal yüzük de umurumda değil.
أنا أعرف ذلك ولا أهتم بالخاتم الغبى هل تسمعنى؟

Bu insanlar bize ateş ediyor, bizi öldürüyor ve havaya uçuruyorlar.
بجعل هؤلاء الناس يطلقون النار علينا، يقتلوننا، يفجروننا أو أى شئ، يستطيعون ذلك ولا يفهمونه

Bunu yapmak konusunda çok fazla güçlük var. Bunun yakın zamanda çözüleceğini de sanmıyorum.
لكنّ عدداً هائلاً من المشاكل تواجهنا في تحقيق ذلك ولا أتوقّع بأنّ نستطيع حلّها جميعها في القريب العاجل.

Aynı anlama geliyor, Bunu biliyorsun. Sadece söylemiyorsun.
يعني نفسي الشي, وتعرف ذلك ولا تريد أن تقولها

Ne bundan çıkar sağlayacak, ne de minnettarlık göstermenizi bekleyecektir.
لن يستغل ذلك ولا يتوقع منكم العرفان بالجميل

Yine de... yaptığım en karlı, en inanılmaz anlaşma bile... şu iki sırtlanın başlarına gelecekleri... seyretmek kadar tatmin edici olamaz.
ومع ذلك ولا حتى أكبر تسوية سترضيني كمشاهدة هؤلاء الضباع