| Çok öfkeli görünüyorsun. Oraya gitmeni istemediğimi biliyordun, ama göz göre göre gittin. | Open Subtitles | تعلمين أننى لا أريدكِ أن تهذبين إلى هناك لكنكِ ذهبتِ رغماً عن ذلك |
| Oraya gitmeni istemediğimi biliyordun, ama göz göre göre gittin. | Open Subtitles | تبدو غاضباً جدًا تعلمين أننى لا أريدكِ أن تهذبين إلى هناك لكنكِ ذهبتِ رغماً عن ذلك |
| Abla, mahjong salonuna neden gittin? | Open Subtitles | لماذا ذهبتِ لمقهى الماجونغ ذلك الذي في غوتاندا؟ |
| "Eğer savaşa gidersen seni bekler miyim?" Bunu mu soruyorsun? | Open Subtitles | أن أنتظر إذا ذهبتِ إلى حرب؟ هل هذا ما تطلبين مني؟ |
| Nobu arayıp yalnız gittiğini söyledi. | Open Subtitles | نوبو اتصلت بي و .أخبرتني بأنكِ ذهبتِ لوحدك |
| Herzamanki gibi onun odasına gittiniz | Open Subtitles | ذهبتِ إلى غرفته، كما تفعلين دائماً كُل يوم. |
| Demek sen dün akşam sinemaya gittin ha? | Open Subtitles | إذاً أنتِ ذهبتِ إلى السينما بعد كل هذا ؟ |
| - Oraya hiç gittin mi? | Open Subtitles | ــ إنه بالأعلى ــ هل ذهبتِ إلى هناك من قبل؟ |
| - Oraya hiç gittin mi? Tabii. | Open Subtitles | ــ إنه بالأعلى ــ هل ذهبتِ إلى هناك من قبل؟ |
| Geleceğe gittin ve orada bizim evli olduğumuzu gördün. | Open Subtitles | فلقد ذهبتِ إلى المستقبل و رأيتِنا أزواجاً |
| O yarısı senin olan evden çıkınca nereye gittin? | Open Subtitles | عندما غادرتِ نصف البيت الذي تملكينه أين ذهبتِ ؟ |
| Hepimizden çok daha ileri gittin, hem de hiç zarafetini kaybetmeden. | Open Subtitles | لقد ذهبتِ لأبعد الحدود بينما تقومى بالإعداد لزفافك |
| Bekle, sen de mi geleceğe gittin? | Open Subtitles | فيبي: مهلاً ، هل ذهبتِ إلى المستقبلِ أيضاً ؟ |
| Savaşmaya gittin, biz de takip etmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | ذهبتِ لتحطيمهم وتحتم علينا جميعا أن نتبعك |
| Onun yerine sen onları yüzlerimize sürdün ve yenilerini yaratmaya gittin. | Open Subtitles | و بدلاً من ذلك , دسستِ وجهنا في تلك المشاكل و ذهبتِ لاختلاق مشكلة جديدة |
| Bir tamirciye gidersen 25000 won'a mal olur. | Open Subtitles | إذا ذهبتِ إلى مرآب صغير فهي لن تكلّف إلا 25 ألف ون |
| Senin gittiğini anladığımdan beri kalbim rahat değildi. | Open Subtitles | قلبي لم ينبض بشكل صحيح منذ اكتشفت أنك ذهبتِ في هذا الجو |
| Bayan Ludwig, 2 Mart gecesi 10 ve 12 arasında nereye gittiniz? | Open Subtitles | سيدة لودويغ، أين ذهبتِ بين 10 مساءً ومنتصف الليل في الثاني من مارس؟ |
| Sığınağa gitmişsin diye duydum bir köpek almana izin vermemişler. Sen de onun yerine yılan almak zorunda kalmışsın. | Open Subtitles | سمعتُ أنّكِ ذهبتِ إلى ملجأ، فلم يسمحوا لكِ اقتناء كلب، فاضطررتِ لإحضار أفعى. |
| Eğer ona gidip sorsaydın, tüm bunları geride bırakabilirdiniz. | Open Subtitles | وأعتقد أنكِ إذا ذهبتِ إليها وسألتها عنها |
| Ama uyandığımda gitmiştin, hatırlamaya çalışıyorum ama cevabını hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | لكن عندما استيقظت كنتِ قد ذهبتِ انا احاول لكنني لا اقدر ان اتذكر اجابتك |
| Nereye kayboldun? | Open Subtitles | الى اين ذهبتِ ؟ |
| Yapma.Bir filme veya bir komşunun evine gitmiş olmalısın. | Open Subtitles | هيّا .. لابدّ و أنكِ ذهبتِ للسينما أو لمنزل الجيران |
| Oturma odasından çıktın şarkıyı takip ettin. | Open Subtitles | ويبدو أنكِ ذهبتِ إلى غرفة المعيشة وأنتِ تتبعين تلك الأغنية |
| Sigorta seminerinde. Daha önce hiç bulundun mu? | Open Subtitles | في حلقة بحث عن التأمين هل ذهبتِ لإحداها يوماً؟ |
| Kaç erkeğin kulüp evine girdin ki? | Open Subtitles | ــ كم عدد نوادي الفتية التي ذهبتِ إليها بالضبط؟ |
| Bence alarmı doğru düzgün kurmadan eve gittiğinizi farketse daha çok kızardı, sizce de öyle değil mi? | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنه لن يحّبكِ أيضاً .. إن ذهبتِ للمنزل دون أن تشغّلي جرس الإنذار بطريقة صحيحة أولاً، أليس كذلك؟ |
| Beni, onunla gittiğin aynı restorana... götürmüş olmanı konuşmak istiyor musun? | Open Subtitles | أتريدين التحدث عن اخذي لنفس المطعم الذي ذهبتِ معه إليه؟ |
| Bu yüzden, siz partiye gittikten sonra bisikletimize binip, onun restoranına gittik. | Open Subtitles | , لذا، عندما ذهبتِ إلى تلك الحفلة ركبنا دراجاتنا وذهبنا إلى مطعمه |