Camiye mi gittik yoksa riske girmeyip evde mi kaldık? | TED | هل ذهبنا إلى المسجد أم آثرنا السلامة ومكثنا في بيوتنا؟ |
Eve gittik ve ben plağın iki yüzünü de yarım saatte öğrendim. | Open Subtitles | اه، نعم. ذهبنا إلى البيت و تدربت على الأغنية لمدة ساعة ونصف |
Giggles'a gittik, ve en önde oturduk... ve komedyenleri sıkıştırdık. | Open Subtitles | لقد ذهبنا إلى مسرح جيجلز وجلسنا فى المقدمة وضايقنا الممثلين |
Ve sonra konser dinlemeye parka gitmiştik. | Open Subtitles | ثم ذهبنا إلى الحديقة للإستماع إلى الفرقة الموسيقية، |
Baska bir yere gidersek, farkli olacak. Belki ayni tatta bile olmayacak. | Open Subtitles | إن ذهبنا إلى مكان آخر، سيكون مغايراً ولكن ربما ليس بنفس الجودة. |
Hillary, Declan, Amanda ve ben bir bara gidip bir kavgaya karıştık. | Open Subtitles | هيلاري , داكلين , أماندا وأنا ذهبنا إلى حانة ووقعنا في شجار |
Sonraları sanitasyonun ve dışkının uygun şekilde uzaklaştırılmasının ne denli önemli olduğunu fark ederek, sanitasyon alanına girdik. | TED | بعد أن أدركنا فيما بعد أهمية معالجة المياه والتخلص من الفضلات بإتقان، ذهبنا إلى محطة التنقية ومعالجة المياه. |
İşin tuhafı, bu sabah bir lunaparka gittik ama bir alete binmeye korktu. | Open Subtitles | المضحك، ذهبنا إلى الملاهي سابقًا اليوم وشعرت بخوف شديد من ركوب تلك اللعبة. |
Dış mekan reklamlarının yasaklandığı San Paulo'ya gittik. | TED | ذهبنا إلى سان باولو حيث منع الإعلان في الهواء الطلق. |
O %100 yenilenebilir ekonomi için acil çağrıda bulunduk, ama bunun da ötesine gittik. | TED | نحن ننادي بهذا الاقتصاد المتجدد سريعًا، ولكننا ذهبنا إلى أبعد من ذلك. |
Dr. Jose Goldemberg'la buluşmak için Brezilya'ya gittik. | TED | حسنا ، ذهبنا إلى البرازيل لنقابل د.جوس جولدمبرج. |
Ulusal Heceleme Yarışması'na gittik ve hangi çocukların en az gelişim göstereceğini tahmin etmeye çalıştık. | TED | ذهبنا إلى المسابقة الوطنية للهجاء وحاولنا توقع الأطفال الذين سيتقدمون خلال أطوار المسابقة. |
Sonra, ben dokuz yaşlarındayken Roma'ya gittik. | TED | بعدها، عندما أصبحت في التاسعة من عمري، ذهبنا إلى روما. |
Oraya gittik ve barikatlardan birinin önünde durduk bir süre sonra Bir dizi tank sıralandı ve | TED | و قد كان أن ذهبنا إلى هناك و نظمنا أنفسنا أمام أحد الحواجز و بعد فترة وجيزة وصل رتل من الدبابات |
Nehir köylerine gittik ve insanlardan, ki muhtemelen çoğu gerillaların yakın akrabalarıydı, | TED | لذا ذهبنا إلى قرى النهر هذه وسألنا الناس ومن المحتمل أن بعضهم كانوا أصدقاء مقربين للمغاوير. |
Bundan sonra, konferans salonuna gittik rahatladık ve beraber öğle yemeğini yedik ve lab ekibi Callum'a bir doğum günü hediyesi verdi. | TED | بعد ذلك، ذهبنا إلى غرفة المؤتمرات واسترخينا وتناولنا الغذاء معًا، وأهدى موظفي المختبر كالوم هدية عيد ميلاده |
Carmine, benim, Will. hatırladın mı, anaokuluna birlikte gitmiştik. | Open Subtitles | عندما أنتهى منهم فستكون التالى كارمن, إنه أنا ويل. تتذكر عندما ذهبنا إلى روضة الأطفال سوية |
İki yıl üst üste eyalet şampiyonasına gitmiştik. | Open Subtitles | لقد ذهبنا إلى بطولة الولاية لعامين على التوالي |
Belli bir yere belirli bir saatte gidersek boyuta girecegimize ve belirli bir kisiyle görüsecegimize dair güçlü belirtiler bulmustu. | Open Subtitles | وتلقت تعليمات تفيد أننا إذا ذهبنا إلى مكان معين وفي وقت معين فسندخل إلى البعد وسنتواصل مع شخص معين |
Kasabaya gidip onları harekete geçirdik. | TED | ذهبنا إلى القرية وكنا نتجول بين المجتمع. |
Cayman Adaları'nda böyle bankalardan birine girdik ve 8 dolar 27 sent ile bir banka hesabı açıp açamayacağımızı sorduk. | TED | لذلك ذهبنا إلى هذه البنوك في جزيرة كايمان وسألنا إذا كان في إستطاعتنا فتح حساب بنكي بمبلغ 8 دولارات و 27 سنتاً. |
gittiğimizde, gerçekten korktum. | TED | وعندما ذهبنا إلى هناك، كنت مذعورة حقًا. |
Birkaç gün sonra briç için mumyalardan birinin evine gidiyorduk. | Open Subtitles | لاحقا في أحد الأمسيات، ذهبنا إلى ..بيت أحدتماثيلالشمعلنلعب البريدج. |
Key West'e gittiğimiz zamanı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكرين عندما ذهبنا إلى كي ويست؟ |
Ondan sonra büyük açık havaya çıktık, her zamana bölge halk onayı ile ve her zaman gerekli ruhsatlar ile. | TED | ومن ثم ذهبنا إلى الأماكن الواسعة في الخارج، دائمًا بعد موافقة المجتمع المحلي، ودائمًا بصحبة التصاريح اللازمة. |
Paramız olsa zaten, normal bir hastaneye giderdik. | Open Subtitles | لو كان بإمكاننا الدفع، لكنا ذهبنا إلى مستشفى طبيعي. |
Ah, göl evine gidiyoruz. Üstünü giyin. Mayon hala kurutma makinesinde. | Open Subtitles | ذهبنا إلى ضفة النهر، وبسرعة تغيير الملابس ، الملابس لا تزال في خزانة. |
Ha pastaneye gitmişiz ha eve, ne fark eder? | Open Subtitles | سواء ذهبنا إلى بيتٍ أو مخبزٍ، فأيّ فرقٍ قد يُحدثه ذلك؟ |