| kafasını o kızın arkasına öyle bir sokmuş ki Dağsıçanı Günü'ndeyiz sanırsın. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَهُ رأسهُ حتى الآن فوق تلك البنتِ وراء، إعتقدتَ بأنّه كَانَ يوم جرذان الأرضَ. |
| Panik yaşayınca kafasını ön cama vurmuş. | Open Subtitles | ضربت رأسهُ المرآة الأماميّة بعد نوبة الخوف |
| Elinizde kanıt yoktu ama adamın kafasını uçurdunuz. | Open Subtitles | ليّس لديك أيّ دليل وما زلتُ تٌفجِرّ رأسهُ |
| Son kurşunla, kafası gövdesinden ayrıldı. | Open Subtitles | الرصاصة النهائية نَفختْ يُنظّفُ رأسهُ مِنْ أكتافِه. |
| Toynakları, bir yılanın kuyruğu bir atın kafası ve bir kangurunun vücudu vardı. | Open Subtitles | كان منزوع الأطراف وذيلهُ أعوج رأسهُ كالحصـان وجسمه كالكنغر. |
| Doğumda ya başı ezilecek ya da kardeşinin vajinasını patlatacak. | Open Subtitles | عند الولادة رأسهُ سيتحطم أو سيفجر مهبل أختُكَ. |
| - Bize canlı lazım! Şunu kafasından çıkar! Cronan, onu kafasından çıkar. | Open Subtitles | ـ أبعد هذا الشيء من رأسهُ ـ (كرونان), أبعد هذا الشيء عن رأسهُ |
| Kendimi o koca kel kafasını büyük bir baltayla yararken hayal ediyorum. | Open Subtitles | أتخيل نفسي أحطمُ رأسهُ السمينَ الأصلع بفأسٍ كبير |
| Eğer adını tahmin edebilse, düğünü iptal edip kafasını uçurabiliri. | Open Subtitles | أذا حَزُرت أسمهُ قبل الفجر. يَمكنها أن تلغي الزفاف. و يَمكن أن تَقطع رأسهُ. |
| Bazılarının kafasını kesip hediye paketi yaptık. | Open Subtitles | والبعض الآخر نقطع رأسهُ ونغلفهُ بشكل هديـّة رائعة |
| Ganesh kafasını babasına kestirmişti. | Open Subtitles | غانيش كَانَ عِنْدَهُ رأسهُ مقطوع |
| O iyi, sadece kafasını çarpmış. | Open Subtitles | إنّهُ بخير ، لقد صدَم رأسهُ فحسب. |
| Yukarıda birini bulduğum zaman kafasını uçur. | Open Subtitles | ... عندما أجدُ أحدهم في الأعلى ستنسفُ رأسهُ |
| Christian onu kendisinden uzaklaştırmak istedi sanırım o da düşüp kafasını taşa vurmuş. | Open Subtitles | كريستيان" حاولَ إبعادهُ" واعتقد انهُ سقط واصطدمَ رأسهُ بصخرةٍ |
| İşaret fişeğini ateşlersen kafasını uçururum. | Open Subtitles | على مهلك - إذا أطلقت مسدس الشعلة سأفجر رأسهُ اللعين |
| Onu tekmelerken kafası boktan bir kabak gibi patladı. | Open Subtitles | تحطم رأسهُ كاليقطينة عندما وضعت قدمي عليها |
| kafası omuzlarında duran gözü gelecekte olan bir adam. | Open Subtitles | رجُل رأسهُ على كتفيه عين للمستقبل |
| Booth'u aradım ve konuşurken kafası acıdığından, Ajan Perotta'yı aradım. | Open Subtitles | و أنا إتصلتُ بـ(بوث), و عندما ألمهُ رأسهُ كثيراً إتصلتُ بالعميلة (بيروتا) |
| Bir kulüpte öldüresiye dövüldü ve milattan sonra 1 yılında başı kesildi. | Open Subtitles | بواسطة هراوة و قطعت رأسهُ فى القرن الأول بعد الميلاد |
| Ranakar kıçı nerede, başı nerede bilmez bile. | Open Subtitles | -راناكر) ،"لا يعرف رأسهُ من قدميه)"... |