Ve neye benzediğini biliyorlar çünkü fotoğraflarını neredeyse her yerde gördüler. | TED | ويعرفون ما تبدو عليه لأنّهم رأوا صور لها في كلّ مكان. |
Birkaç saat süren yol boyunca yüzeyde öylece ilerleyen bu siyah şekli gördüler. | Open Subtitles | بضع ساعات في رحلة صيد، رأوا هذا الرقم سوداء على السطح فقط المبحرة. |
Binadaki birkaç kişi silah sesini duymuş, sokaktaki şahitler de parlamayı görmüş. | Open Subtitles | عدّة أشخاص في المبنى سمعوا صوت الرصاصة. وشهود في الشارع رأوا الوميض. |
Komşulardan, yangın sırasında kurbanı şüpheli biçimde biriyle tartışırken görmüşler mi öğren. | Open Subtitles | وأنظر لو رأوا الجيران الضحيّة يتفاعل مع أيّ شخص مشبوه أثناء الحريق. |
Bize hikayeleri, gördüklerini ve sevdiklerini anlatmaya karar vermelerini sağladık. | TED | تركناهم يقرروا ان يخبرونا بالقصص. يخبرونا بما رأوا يخبرونا بأحبتهم. |
Işıkları gören bir çok insan var ve hayvanların acayip davranmaya başladığını söylüyorlar. | Open Subtitles | الكثير من الناس رأوا أضواءً و يشتكون من حيواتهم التي تتصرف بطرق غريبة |
Eğer Cadillac'ınızı inşaat alanında görürlerse acil servis yardım etmeyi reddedebilir. | Open Subtitles | إذا ما رأوا السيارة فى موقع البناء فربما لن يقوموا بمساعدتك |
Dışarıda park halinde üç araç gördüler, biri resmi plakalı. | Open Subtitles | رأوا ثلاث سيارات كانت متوقفة هناك، واحد مع لوحات الحكومة. |
Formda olmayan kişiler, daha formda olan kişiler ile kıyaslandıklarında uzaklığı daha çok, bitiş çizgisini daha uzak gördüler. | TED | ورأى الأفراد الغير أكفاء بدنيًا المسافة أبعد، رأوا خط النهاية أبعد، من أولئك الذين في هيئة بدنية أفضل. |
O ve benzerleri matematiği derin bir felsefik oyun olarak gördüler fakat yine de bir oyun. | TED | هو وغيره ممّن حاولوا ذلك رأوا الرياضيات لعبةً فلسلفية عميقة ولكن لعبة ليس إلا. |
Kızımın sınırlı yanlarının farkındaydılar. Ama aynı zamanda güçlü taraflarını da gördüler ve onu olduğu gibi değerlendirdiler ve kabul ettiler. | TED | لقد عرفوا حدود إعاقتها. ولكنهم أيضاً رأوا قدراتها، احتفوا بها كما هي. |
Neden ne olduğunu gerçekten görmüş olan insanlarla, konuşmuyorsun da makinelerle konuşuyorsun acaba? | Open Subtitles | لماذا لا تتحدث مع الناس الذين رأوا بالفعل ما حدث وليسوا آلات ؟ |
Birkaç tanık olaydan birkaç dakika önce yukarı çıkan birini görmüş. | Open Subtitles | بضعة شهود عيان رأوا شخصًا يصعد للطابق العلويّ قبل مقتله بلحظات. |
Gerçekliği olduğu gibi görmüşler gibiydi, ama belli ki görememişler. | TED | ويبدو إنهم رأوا الحقيقة كما هي ولكن كلا |
Tepelere inen paraşütçüler görmüşler. | Open Subtitles | يقولون انهم رأوا مظليين يهبطون فوق التلال |
Bu üçü, burada bir kavga gibi bir şey gördüklerini söylediler. | Open Subtitles | هؤلاء الشبان الثلاثة رأوا ما يمكن أن يكون مشاجرة تجري هنا |
Atalarınız belki de bu güzel yaratıkları son gören insanlardır. | Open Subtitles | أسلافك.. قد يكونوا اخر الاشخاص الذين رأوا تلك المخلوقات الجميلة |
Birini tehlikeli madde kıyafetiyle görürlerse de aynı şey olur. | Open Subtitles | ونفس الشيئ ينطبق إن رأوا شخصا يرتدي بذلة للمواد الخطرة. |
Hepsi de böyle bir şeyi ne gördüğünü ne de yaşamadığını söyledi. | Open Subtitles | لمْ يقل أيّ واحدٍ منهم أنّهم رأوا أو واجهوا أيّ سوء سُلوكٍ. |
Bence bir sürü insanın kendilerine karşı olduğunu görünce çok korktular. | Open Subtitles | أعتقد أن الخوف أصابهم عندما رأوا العديد العديد من الناس ضدهم |
- Diğerlerine de bu adamı görüp görmediğini sorabilir misiniz acaba? | Open Subtitles | اريدك ان تسأل الآخرين لو كانوا قد رأوا هذا الرجل ؟ |
Bu, otomotiv şirketinin Bay Onarılabilirlik'in hiçbir etkisinin olmadığını gördüklerinde | TED | هذا ما فعلته شركة السيارات عندما رأوا أنه لا يوجد تأثير للأستاذ. |
Farkına vardıkları, sorularının cevaplarının her yerde olduğuydu; sadece dünyayı gördükleri lensleri değiştirmeleri gerekiyordu. | TED | الذي أدركوه هو أن الإجابات عن أسئلتهم توجد في كل مكان؛ كانوا بحاجة إلى تغيير العدسات التي رأوا بها العالم. |
Peki ya dışarıdaki herkes kendilerini onlara doğru yaklaşırken görürse? | Open Subtitles | ماذا سيحصل إذا خرج الجميع و رأوا أنفسهم قادمون إليهم؟ |
Ön bahçede eski bir ağaç kütüğü görüyorlar mı diye sor. | Open Subtitles | نطلب منهم إذا رأوا على جذع شجرة قديمة في الفناء الأمامي؟ |
Gelecegi görürlerdi. izin verin o teknolojiyi kullanayim. | Open Subtitles | لقد رأوا المستقبل، دعني أستخدم هذه التكنولوجيا، |
Hollands Diep tarafında, abluka yakınında bir cenaze arabası görülmüş. | Open Subtitles | رأوا العربة قريبا من منطقه الحصار في اتجاه الهولاندز ديب |