Beni çok görmek istediğini beni uzun zamandır aradığını söyledi. | Open Subtitles | أنك أردت رؤيتي كثيراً.. أنك تبحث عني منذ مدة طويلة. |
Annem... lanetli olduğumu söylüyor. Böyle imgeler görmek Tanrı'ya hakarettir. | Open Subtitles | أمي قالت أنني ملعونه و رؤيتي للأشياء أهانة إلى اللورد |
Muhtemelen şu anda beni görmek yada söylemem gereken şeyleri duymak istemiyorsundur. | Open Subtitles | من المؤكد أنك لا تريد رؤيتي الآن أو سماع ما أريد قوله |
Ben de seni görmeye gelmek üzereydim, ama beni görmek istediğinden emin değildim. | Open Subtitles | كنت على وشك القدوم لرؤيتك لكني لم أكن متأكد إذا كنت تريدين رؤيتي |
Bir daha olmayacak. - Beni mi görmek istemiştiniz Bay Shue? | Open Subtitles | ذلك لن يحدث ثانية هل أردت رؤيتي , سيد شو ؟ |
Beni hiç görmek istemese bile bütün ilişkimizi büyük bir yalan olarak görse bile ki beni öyle görüyor. | Open Subtitles | اذا لم تكن تود رؤيتي مره اخرى اذا كانت تعتقد كل العلاقه مزحه كبيره لانها تعتقد انني مزحه كبيره |
Onu bu halde görmek beni kahrediyor, çok sinirleniyorum. O daha bir çocuk. | Open Subtitles | رؤيتي له بهذا الوضع ، يجعلني حزينة جدا وغاضبة ، هو مجرد طفل |
Beni görmek istemediğini biliyorum ama sana bunu söylemem gerekiyordu. | Open Subtitles | أدرك بأنّكِ لا تريدين رؤيتي ولكن وجب عليّ إخباركِ بذلك |
Bir kaç hafta önce Avrupa'ya gelmişti ve beni görmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | وبعد ذلك منذ اسابيع قليلة، كان في اوروبا، وقال انه يريد رؤيتي |
- DPO aradı. Şartlı tahliye memurum beni görmek istiyormuş | Open Subtitles | اتصل بي قسم إدارة السجون شرطي التسريح المشروط يريد رؤيتي |
Benle aynı fikirde olduğunu görmek güzel. Üzgünüm, çok geç oldu. | Open Subtitles | شكراً على موافقتك على رؤيتي عذراً على مجيئي في وقت متأخر |
Birçok kişinin benim batışımı görmek istediği bilmediğin bir şey değil. | Open Subtitles | هذه ليست أخبار لكِ، لكن العديد من الناس يودّون رؤيتي أفشل. |
Halbuki daha yeni tanıştığım insanlar tekerlekli sandalyedeki sessiz adam resminin ötesini görmek için mücadele ediyorlardı. | TED | في حين أن أولئك الذين ألتقيت للتو عانوا في رؤيتي أكثر من رجل صامت في كرسي متحرك. |
Geliştirme ortakları vizyonuma dahil olmadan önce veri görmek istedi. | TED | أراد شركاء التنمية رؤية البيانات قبل ربطها مع رؤيتي. |
- Joo Goon'un seni nasıl sevdiğini görmek çocuğumun güneşin altında büyümesini izlemek gibi güzeldi. | Open Subtitles | رؤيتي للسيّد وهو يقع بحُـبّـكِ كان مثل ،إبني وهو يكبر جيداً تحت عناية الشمس |
Bir daha benimle görüşmek ya da konuşmak istemediğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت بأنك لا تريدين رؤيتي او الكلام معي. |
- ...beni görmeyi sen de istiyorsun. - Ben hiç böyle bir şey söylemedim. Bir daha arama. | Open Subtitles | ـ أعلم بأنكِ تريدين رؤيتي يا حبيبتي ـ لم أقل شيئًا كهذا |
Ben seni görebiliyorsam senin de Beni görebiliyor olman lazım. | Open Subtitles | إذا كنت أستطيع رؤيتك، فمن المفروض أن تستطيع رؤيتي. |
Bilmiyorum. Fakat gördüğüm kadarıyla onun yardıma ihtiyacı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ، في رؤيتي عرفت فقط أنها تحتاج للمساعدة |
Yani, evet, beni görebiliyorsun. Beni görüyorsun değil mi? | Open Subtitles | أقصد , أنك تستطيع رؤيتي وأنتِ أيضا , أليس كذلك ؟ |
Biliyorsun, Bush Station'a gitmeyi ummuştum... ama bütün bunları görünce, burada olmaktan gerçekten mutluyum. | Open Subtitles | أ تعلمين، كنت آمل أنّ أعود إلى محطّة الأدغال .. لكن مجرّد رؤيتي لكُلّ هذا، شعرت أنّي سعيدة لوجودي هنا. |
Geçen ay beni gördüğüne ve kızıma iyi baktığıma sevinmiştin. | Open Subtitles | كنت سعيدة في الشهر الماضي عند رؤيتي ولقد اعتنيتِ بابنتي |
Kafasını görebiliyorum, ama o beni göremiyor. | Open Subtitles | أستطيعُ رؤيته، لكن الرأس لا يستطيعُ رؤيتي. |
Bir keresinde annemi duş alırken gördüğümü hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر بالفعل رؤيتي لأمي بينما كانت بالحمام |
benim vizyonumu artistik dürüstlükle gerçekleştirebilecek tek film yapımcısı sizsiniz. | Open Subtitles | انت صانع الافلام الوحيد الذي لدية الوعي الفني لفهم رؤيتي |
- Daha girişte gazeteyi gördüğümde biliyordum, ama herhangi bir kanıt yoktu. | Open Subtitles | منذ لحظة رؤيتي للجريدة لكن لم يكن معي أي ليل |