| İşte gördüğünüz gibi, patronu Dubai'ye bir seneliğine gidince Derek'i de beraberinde götürdü. | Open Subtitles | نعم, هل ترون؟ ..عندما عاد رئيسه إلى دبي مرة أخري أخذ ديريك معه |
| Bir gün patronu onun tecavüz suçu işlediğini öğrendi ve onu işten attı. | Open Subtitles | وفي يوم تم طرده بسبب أن رئيسه عرف عن حادثة الاغتصاب التي ارتكبها |
| Boz ayı mı bilmem de patronunun kim olduğunu öğrenmek zorundayız. | Open Subtitles | حسن، دب رمادي أو لا، علينا أن نكتشف من هو رئيسه. |
| patron, henüz bir telefon aldık. | Open Subtitles | رئيسه ، وكان لدينا فقط مكالمة في الطابق السفلي. |
| Benzin istasyonundaki patronunu öldürdüğü gibi onu da öldürecek. | Open Subtitles | سوف يقتلها كما قتل رئيسه في محطة البنزين |
| patronuyla görüşecek. Yargıç, kendisi hükümde bulunursa ne yapmaları gerektiğine karar verecekler. | Open Subtitles | سوف يتشاور مع رئيسه في حال إن قام القاضي بإصدار حكم قضائي |
| O benim patronum ve patronuna söylemek onun işi olacak. | Open Subtitles | هو رئيسه، وأنه رومان يكون وظيفته أن أقول له رئيسه. |
| İşin seksi yönü ise, aynı zamanda patronun kızıyla yatıyor olması. | Open Subtitles | و ما يجعل الامر اكثر اثارة انه كان يضاجع ابنة رئيسه |
| patronu ile yaşadığı sürtüşmeden dolayı huzursuz olduğunu söyledi sadece. | Open Subtitles | كلاّ، قال أنّه كان مُنزعجاً فحسب بسبب الإحتكاك مع رئيسه. |
| O daha neler olduğunu bile anlamadan patronu onu arayıp tebrik edecekti. | Open Subtitles | حتى قبل أن يعرف بأن هذا كان يحدث رئيسه كان يُحادثه ليهنئه |
| Bir arkadaşım IKEA'da tasarımcı. patronu ondan çocukların kullanabileceği bir dolap sistemi tasarlamasını istemişti. | TED | كان لدي صديق مصمم في أيكيا، وسئل من قبل رئيسه للمساعدة في تصميم نظام تخزين للأطفال. |
| Nathan ve patronu bunu gördüler. Ve buna tahammül edemediler. | TED | وشهد ذالك نيثن رئيسه في العمل ولم يستطيعوا التسامح في ذلك |
| Maalesef, emekliliğine birkaç yıl kalmış, beceriksiz bir patronu var. | Open Subtitles | لسوء الحظ رئيسه الجديد لا يعرف شيئا و يتبقى له بضع سَنَوات على التقاعدِ |
| patronunun yanı sıra rastgele bir çift masum insanı öldürecekmiş. | Open Subtitles | كان سيقتل رئيسه برفقة عدة أناس بريئين فقط لجعلنا أهيف |
| Yalnızca bir bürokrat, patronunun yokluğunda hemen onun yerini almayı kurar. | Open Subtitles | فقط البيروقراطي من يحل محل رئيسه بعد أول غياب |
| Oğlan patronunun kızına teklif eder, patron da oğlanın kıçına tekmeyi basar. | Open Subtitles | حسنا, ماذا عن هذا: الرجل يطلب من ابنة رئيسه الخروج معه فيقوم رئيسه بطرده |
| Bu olayda patron ben olduğuma göre belki dönerken arabayı ben kullansam daha iyi olur. | Open Subtitles | ام , كنت أفكر فقط , 'السبب ابن رئيسه بشأن هذه القضية , ظننت أنني يجب أن محرك الأقراص في طريق العودة , وانت تعرف |
| Bay Doğru patronunu mu soyacak? | Open Subtitles | السيد الشامخ والجبار سيقوم بسرقة رئيسه ؟ |
| - Babam uçağı kaçırdı. - patronuyla görüşmesine gecikti. | Open Subtitles | أبى فاتته الطائره و تأخر على مقابلة رئيسه |
| Daha önce gözünde hedef tahtası vardı. patronuna Sicilyalı ahmak der. | Open Subtitles | كانت لديه عين زجاجية فيها نقطة تهديف، عندما كان مع إبن عمك الثاني، إنه يكره رئيسه ويناديه الصقلي الغبي |
| patronun paketini bırakır sonra da bunu gideceği yere götürürüm. | Open Subtitles | إسقاط حزمة رئيسه قبالة والحصول على هذا أين هو ذاهب. |
| Şimdi o... Gümüş Balık, birliğin başkanı oldu. | Open Subtitles | المهم الان انها هي السمكه الفضيه الان هي رئيسه الجمعيه |
| Eleman aradıklarını söyledi ben de haftaya cuma için Patronundan randevu aldım. | Open Subtitles | يقول إنهم يبحثون عن شخص ما، فحدّدت لك مقابلة يوم الجمعة القادم مع رئيسه |
| amiri olarak, ona tam yetki vermiştim. | Open Subtitles | بأعتباري رئيسه أعطيته كامل التصرف بالقضية |
| O, amirinin verdiği kötü bir kararın suçunu üzerine aldı. | Open Subtitles | تقَبلَ اللائمةَ للقرار السيئ الذي رئيسه اتخذه |
| Sen gerçekten de dünyanın en iyi patronusun. | Open Subtitles | أنتِ فعلا أفضل رئيسه |
| pekala elimizde işvereni tarafından dövülmüş müslüman bir adam var. | Open Subtitles | حسناً، لدينا رجل مسلم والذي تم ضربه بواسطة رئيسه |
| - Mas'ın başı dertte. | Open Subtitles | كان علينا تقاسمها مع ماس. وهو في ورطة العميقة مع رئيسه. |