| Bu poliçeler şirketin başarısına yön veren üst düzey kişileri kapsıyor. | Open Subtitles | هذه السياسات تغطي الموظفين رفيعي المستوى الذين يعُتَبرون أساس نجاح الشركة |
| Okulun en ilginç yanı ise bu okula giden çocukların %75'inin ebeveyninin Silikon Vadisi'nin üst düzey teknoloji uzmanları olmasıdır. | TED | المثير للإهتمام في هذه المدرسة أنّ 75 بالمائة من طلابها أبائهم رؤساء تنفيذين رفيعي المستوى في مجال التكنولوجيا بسيليكون فالي. |
| Rus üst düzey yetkililerden daha şeytani fikirleri olduğu belirlendi. | Open Subtitles | فكر بعض المسئولين الروس رفيعي المستوى ليعثروا بالصدفة على شيء أكثر شراً بكثير |
| Sadece büronun yüksek rütbeli elemanları biliyordu yerini. | Open Subtitles | ولكن أعضاء رفيعي المستوى بالمكتب فحسب من يعلمون إلى أين قد أخذت |
| Eminim, yüksek rütbeli subaylarla konuşmuşsundur. | Open Subtitles | أراهن أنك تحدثت لضباط رفيعي المستوى. |
| Evet de Çek pornocuların telefonlarında falan yüksek rütbeli CIA çalışanları üzerinde değil. | Open Subtitles | -نعم، على هواتف النجوم التشيكيين الداعرين (ليس على مسؤولين (سي أي إي رفيعي المستوى |
| - üst düzey Taliban komutanları. | Open Subtitles | أتصل بك مرة أخرى؟ رفيعي المستوى لـ قادة طالبان. |
| Ne kadar üst düzey? | Open Subtitles | المتورطون رفيعي المستوى إلى أي مدى؟ |
| Hepsi bireysel, üst düzey kişiler. | Open Subtitles | جمع المدنيون، وكُلّ رفيعي المستوى |
| Samimi ayrıntılar içeren yüzlerce kişisel mailler Bayan Walling'den oldukça üst düzey Wall Street yöneticilerine gitmiş görünüyor. | Open Subtitles | والعديد من الرسائل الالكترونية الحميمة التفاصيل تظهر ارتباط السيدة (والينغ) مع عدة من المدراء رفيعي (المستوى في (الوال ستريت |
| Von König ve "Kreisau Halkası" denen ...bir grup üst düzey Alman subayı, ...Alman hükümetini devirmek için "Valkyrie" adlı operasyonu yarın uygulamaya koyuyorlar. | Open Subtitles | فون كونيغ وبعض مسؤولين رفيعي المستوى الألمانية... مجموعة تسمى دائرة Kreisau... لعملية جراحية تسمى فالكيري أنهم يضعون في الحركة غدا |