Kesinlikle vücuduna bir çip yerleştirmedim eğer bunu ima ediyorsan. | Open Subtitles | أنا بالتأكيد لم أضع رقاقة فيك إن كان هذا ماتلمحه |
Aşınızın son kullanma tarihinin geçtiğini söyleyen bir çip hayal edin. | Open Subtitles | تخيّل أن تكون لديك رقاقة بإمكانها إعلامك حينما يكون لقاحك قديماً. |
Bunun mümkün olmadığını düşünüyorum çünkü o bir bilgisayar çipi takıyordu. | Open Subtitles | أظن أنّ هذا غير ممكن لأنه كان يحمل معه رقاقة كومبيوتر |
Dostum, annen bir veteriner. Sana köpek çipi takmış olmalı. | Open Subtitles | والدتك طبيبة بيطرية، لا بد وأنها أقحمت رقاقة مراقبة بداخلك |
Bu uçaklar çocukların üzerine şekerleme mi yoksa, bomba mı, yağdırıyorlar, Chip? | Open Subtitles | خذ قنابل الطائرات بدون طيار أو الحلويات للأطفال من ، رقاقة ؟ |
Onları kullanmaya gerek yok. Derisinin altında mikroçip künye buldum. | Open Subtitles | لن نضطر إلى إستعمالها وجدت رقاقة تحت جلده تحدد هويته |
Bana mesaj attı. Gelecek hafta onuncu yıl ayıklık çipini alacakmış. | Open Subtitles | لقد راسلتنى , سوف تحصل على رقاقة ال10 سنوات الأسبوع القادم |
Patates cipsi için şiirsel metin yazacak bir genç bulmak bir saniyelik iş. | Open Subtitles | يستغرق الأمر ثانية لنعثر على فتى ليستطيع كتابة شعر متقن على رقاقة طماطم |
Şimdi bunun gerçekleşmesini, canlı olarak, çip üzerindeki gerçek bir insan akciğerinde göreceksiniz. | TED | حسنا سترون الأمر أثناء حدوثه الآن مباشرة من رئة بشريّة في رقاقة. |
çip retina dört farklı türden bilgiyi ayırıp çıkarıyor. | TED | رقاقة شبكية العين تستخرج أربعة أنواع مختلفة من المعلومات. |
MIT, bizim çiplerimizden çok daha az güç kullanan yeni bir çip yaptı. | TED | اكتشف معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا رقاقة راديو جديدة تستخدم طاقة أقل بكثير من الرقائق التي نستعملها. |
Hükümet beynime çip koyarken suçlulara saldırmak konusunda istisna yapmalıydı. | Open Subtitles | كنت أعتقد أنه لو أن الحكومة ستضع رقاقة في رأسي أستطيع على الأقل مهاجمة المجرمين |
Bunun bir yol gösterme çipi olduğunu düşünüyoruz, fakat ne için, bilmiyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنها رقاقة توجيه ، لكن من أجل ماذا فنحنُ لا نعلم |
Sırtlarında da bir bilgisayar çipi var ve bu böcekleri laboratuvarda uçurabiliyorlar. | TED | لديها رقاقة كمبيوتر مربوطة في ظهورها، ويمكنهم التحكم في طيران هاته المخلوقات حول المختبر. |
Kafanızın içinde sizi yanlış düşüncelerle dolduran bir beyin çipi de olabilir. | TED | قد يكون لديكم رقاقة في أدمغتكم تمدُكم بكل المعلومات الخاطئة. |
Hatırlarsan, Chip dört yıl üst üste kulüp şampiyonu olmuştu. | Open Subtitles | وإذا تَتذكّرُ، رقاقة كَانَ أربعة سنوات مستمرِّة نادي الممتازَ. |
Bir süre sonra Samantha borsacı Chip'e oral seks yapıyordu. | Open Subtitles | فترة وجيزة في وقت لاحق، سامانثا فجر رقاقة في سوق الأوراق المالية. |
Küçük bir Chip. | Open Subtitles | انه ليس مشكلة بهذا العمل هناك رقاقة صغيرة |
On yıl içinde tüm bunlar bir mikroçip boyutunda olacak. | Open Subtitles | في غضون 10 سنوات، كل هذا سيكون على شاكلة رقاقة |
Cinsiyet-izleme çipini, istediğimiz elimize takmaya özgürüz. | Open Subtitles | نحن أحرار في اختيار اليد التي تزرع فيها رقاقة مراقبة الجنس |
Bundan sonra, cipsi aldığında tek sefer batır ve öyle ye. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً، عندما تأكل رقاقة تغمّسها مرة واحدة فقط |
Seni seviyorum Patates Cipsim. | Open Subtitles | -حسناً -أنا أحبّك يا رقاقة البطاطا -و أنا أحبّك كذلك |
çipe ihtiyacım var, cep telefonu bilgisayar ya da saat çipi bile olur | Open Subtitles | أحتاج إلى رقاقة تعرف من هاتف نقال, أو بيجر أو ساعة رقمية |
Tam burada, avucumda nefes alan, yaşayan bir akciğer, çipin üzerinde. | TED | هنا تماما في يدي هناك رئة بشريّة حيّة تتنفّس في رقاقة. |
Neden pantalonun cebinden bu $1,000'lık fiş çıkıyor? | Open Subtitles | لماذا كنت تحمل رقاقة الألف دولار هذه في بنطالك بالأمس؟ |
Dinleyin. "Polly Wolly Doodle." Aman Allahım Bu Julie'nin kartı Müzik cipi vardı. "Polly Wolly Doodle." Bekle, Bekle, Bekle! | Open Subtitles | رسمات بولي وولي يا اللهي انها بطاقة جولي فيها رقاقة موسيقية انتظر انتظر انتظر لاتفتحها |
Ve eğer hata yapıp tekrar içersen geri dönüp başka bir yonga almalısın. | Open Subtitles | ...وإن أخطئت وشربت مرة أخري عليك العودة وإلتقاط رقاقة أخري |
James büyükbabanın arabasının direksiyonunda bir diş parçası bulduk | Open Subtitles | لقد وجدنا رقاقة من أسنان كامنة على المقود بسيارة جدك |
Halbuki bu barkod sadece bir geçiş aşaması, bu kimlik kartına daha sonra, radyo frekansları sayesinde gezegendeki her hareketinizi takip edebilecek bir VeriChip RFID izleme modülü eklenecek. | Open Subtitles | أَيّ تَستعملُ ذبذباتُ الإرسال؟ لتَعْقيبك كُلّ تحرّك على الكوكبِ. إذا هذا يَبْدو أجنبياً إليك، رجاءً إعرفْ التي رقاقة تتبع آر إف آي دي في |
Değişik yarı iletkenleri, doğru biçimde bir araya getirerek küçük ölçekte transistörler yapabiliyoruz; tek bir bilgisayar çipinde milyonlarcası olabiliyor. | TED | الجمع بين مواد شبه موصلة مختلفة بالطريقة الصحيحة يسمح لنا بصنع الترانزستورات على نطاق صغير، الملايين منها على رقاقة كمبيوتر واحدة. |