ucuza veririm. Toplayabileceğim her kuruşa ihtiyacım var. | Open Subtitles | سأبيعكما إياه بمبلغ زهيد أحتاج إلى كل بنس إضافي |
ucuza kapatılabileceğiniz, petrol olan bir arazi biliyorum desem böyle bir yere ne fiyat biçersiniz? | Open Subtitles | إن أخبرتك أنّي أعرف مكاناً يحوي نفطاً حيث يسهل شراء الأرض بسعر زهيد فكم برأيك يساوي ذلك؟ |
O zamanlar bile, Manhattan'da ucuz daire bulmak çok zordu. | Open Subtitles | وحتى في ذلك الحين،كان من العسير العثور على شقة بسعر زهيد في مانهاتن |
Eğer Midlands'ın kalanını kurtaracaksa küçük bir kasaba sadece ufak bir bedeldir. | Open Subtitles | قرية واحدة سعر زهيد للدَفْع إذا استطعنا أن ننقذ بقية الاراضي الوسطي |
düşük maaşlı, sıfır saygı duyulan ve ne yazık ki, çok sevdiğim bir işim var. | Open Subtitles | ماذا عن حياتي؟ وظيفتي أجرها زهيد ولا أحد يحترمها لكنني احبها |
Efendim, rahat olmayan bir vicdan bu ülkenin kurtuluşu için makul bir bedeldir. | Open Subtitles | سيدى, تأنيب الضمير ثمن زهيد من أجل نجاة هذه البلاد |
Çok şanslısın çünkü burayı en düşük fiyata satın aldın. | Open Subtitles | حسناً، يالحظك الحسن.. فقد اشتريت لتوّك حصتي بسعر زهيد |
Birinci sınıf öğrencileri ucuza çalışıyor... ve balon hayvan yapmakta çok iyiler. | Open Subtitles | و قالوا أنهم طلاب في سنتهم الأولى و سيعملون بأجر زهيد و هم رائعون في عمل بالونات على شكل حيوانات |
Ayrıca havayolu millerini ucuza satan birini tanıyorum. | Open Subtitles | علاوة، أعرف شخصاً يبيع الالاف منها بثمن زهيد |
Klinik, bu hastaları normal hastanelere göre daha ucuza kabul edebiliyor. | Open Subtitles | المؤسسة تستضيف أولئك المرضى بثمن زهيد مقارنةً بالمستشفيات الآخرى |
Çok ucuz çekilmiş bir filmi bile yayınlamak zorundalar. | Open Subtitles | لا أعرف بإمكان أي شخص أن يقوم بإخراج عرض تليفزيوني وبثه ، بثمن زهيد أليس كذلك ؟ |
Bu at beyin özürlü, bu yüzden bu kadar ucuz. | Open Subtitles | هذا الحصان .. متخلف لهذا السبب حصلت عليه بـ مبلغ زهيد |
Tek seferlik reklam için 700 dolar ödedik, sudan ucuz. | Open Subtitles | العرض الواحد قد كلف 700$ فقط لذا فهو زهيد للغاية. |
Ama bunun ufak bir fiyatı var, ve bu fiyat 100 milyar $. | Open Subtitles | و هو بسعر زهيد و هذا السعر هو 100 بليون دولار |
- Ama ebedi lanet çocuğunuza ne olduğunu öğrenmek için ödenecek ufak bir bedeldir. | Open Subtitles | لكن اللعنة الأبدية هي ثمن زهيد لمعرفة مايجري مع ابنائك |
Hızlanmalısın. Bu işi gün boyunca çok düşük bir ücret karşılığı yapman gerekecek. | Open Subtitles | زن سرعتك، ستحتاج للقيام بهذا طيلة اليوم مقابل أجر زهيد. |
Her döndüğün köşede çok düşük fiyatla, insana hayatta ne gerekiyorsa her şey çıkıyor karşına. | Open Subtitles | أتعلمين, في كل إتجاه، يعرضون تزويد مدى الحياة لشيء ما بمبلغ زهيد. |
Asıl güzel kısmı da, makul bir ücrete reklamınızı çekip, daha sonra bu reklamı daha da ucuza yani bedavaya, yayına sokacağız. | Open Subtitles | وإليكم الجزء الجميل لسعر معقول، أننا سنصور إعلاناتكم، وبعدها سنقوم ببثها مقابل سعر زهيد جدًا. |
Kilosu bir dolar olacak olan cüzi bir fiyata. | Open Subtitles | وبمقابل ثمن زهيد جداً دولار واحد للرطل |
Şey, tüm bunlar trajik olaylar, ama birinci sınıf eğlence için ödediğimiz sadece küçük bir bedel. | Open Subtitles | أمر محزن، ولكنه ثمن زهيد مقابل الترفيه العظيم الذي نحظى به |
O yüzden anlatacaklarımın ücreti fahiş olacak ve öyle üç kuruşla kurtulamazsın. | Open Subtitles | إذاً هذا الأمر سيكلفك وأنا لا أتكلم عن مبلغ زهيد |