Saatime baktığımı hatırlıyorum. saat 16:45'ti. İki herif geçiyordu. | Open Subtitles | أتذكر أنني نظرت إلى ساعتي و كانت تشير إلى الرابعة و45 دقيقة, مر بجانبي متسولين اثنين |
Hayır, böyle hoş bir şeyi kabul edemem ama tıpkı benim eski Saatime benziyor. | Open Subtitles | لا .. لن أخذ ابداً شيئا رائعا مثل هذا وهي تبدو مثل ساعتي القديمة بشكلٍ كبير |
Hey, Daphne aşçılık dersinde Saatimin kolumda olup olmadığını hatırlıyor musun? | Open Subtitles | اهلا، دافني، هل تذكين ان كانت ساعتي معي في حصة الطبخ؟ |
Çünkü Benim saatim yıllar önce kırıldı, ...ama geç kaldığını biliyorum. | Open Subtitles | لأن ساعتي قد تحطمت منذ سنين ولكنني أعلم بأنك متأخر |
Ritchie: Pekala, sana bir şey göstermek istiyorum. Bu bir saat kız arkadaşım vermişti. | TED | ريتشي: حسناً، أريد أن أريك شيئاً. حسناً، هاهي ساعتي التي أهدتني إياها صديقتي. |
Şimdi, biliyorum saatim bana tam olarak net saati belirtmiyor, fakat bu çiçek sayesinde genel bir fikre sahip oluyorsunuz. | TED | والآن, أعرف أن ساعتي لاتخبرك الوقت بدقة تامة, ولكنها تعطيك بالفعل فكرة عامة عن كيفية استخدام وردة. |
- Saatim ikide durmuş. | Open Subtitles | إنها 2 صباحاً. لقد توقفت ساعتي. |
Saatime baktınız. Zamanı öğrenmek ister misiniz? | Open Subtitles | تنظر إلي ساعتي كما وإنك تريد أن تعرف الوقت ؟ |
Saatime baktınız. Zamanı öğrenmek ister misiniz? | Open Subtitles | تنظر إلي ساعتي كما وإنك تريد أن تعرف الوقت ؟ |
- Siktir. Benim Saatime göre sıradaki iki tarayıcı için 24 dakikadan kısa süreniz kaldı. | Open Subtitles | حسب ساعتي أمامكم 24 دقيقه لتصلوا للفاحصين التاليين |
Saatime en son baktığımda, ...hala, "Amerika" diyordu. | Open Subtitles | أخر مره تفقد ساعتي لا تزال تخبرني بأننا في أميريكا |
Hey Doktor? Saatime ihtiyacım var. | Open Subtitles | أيّتها الطبيبة، أحتاج إلى إستعادة ساعتي. |
Hayır, korkarım söyleyemem. Saatimin durduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | . لا ، أخشى أني لا أستطيع أذكر أن ساعتي تعطلت |
Göremiyorum! Saatimin yansımasıyla sürmek zorundayım! | Open Subtitles | لا أستطيع الرؤية , سوف أوجه بإنعكاس ساعتي |
Gruba katılmamın bütün amacı biyolojik Saatimin ihtişamını insanlara göstermekti. | Open Subtitles | أعني، الهدف من انضمامي للفرقة هو أن أظهر مدى روعة ساعتي البيولوجية |
Benim saatim nanosaniyesine kadar göstermiyor olabilir ama geç kaldın. | Open Subtitles | رُبّما لا تكون ساعتي قادرة على إخبار الوقت بالنانو ثانية، ولكنّك متأخّر. |
Benim tişörtüm, benim sırt çantam ve Benim saatim. | Open Subtitles | هذا هو بلدي تي شيرت، وهذا هو حقيبتي وهذا هو ساعتي. |
İstersen uğur getirsin diye madalya taşıyabilirsin, Ama Benim saatim olmaz. | Open Subtitles | احمل وسام الحظ لو أردت و لكن ليس ساعتي |
saat 13:10, fazla vakit yok, | Open Subtitles | انها 1: 10 على ساعتي , هذا يعني انه ليس لدينا الكثير من الوقت |
Birçok defa benim de saatim olmasına rağmen birine saati sormuşumdur. | Open Subtitles | الكثير من الأوقات عندي ساعتي الخاصة في جيبي وأنا أسأل شخص ما الوقت. |
- Saatim yanımda değil. | Open Subtitles | حسناً، إنني لا أرتدي ساعتي الآن. |
Bay Potter'la sizi cep saatine dönüştürsem daha mı iyi olur acaba? | Open Subtitles | قد يكون من الأفيد أن أحولك أنت والسيد بوتر إلى ساعتي جيب؟ |
2 saatlik bir mola vericez ve 6 da burdayız | Open Subtitles | سنأخذ ساعتي استراحة قصيرة سنعود عند السادسة مساءً |
Emin değilim ama galiba diyordi ki "saatimi geri istiyorum". | Open Subtitles | حسناً، لستُ واثقاً ولكن أعتقد أريدك أن ترجع إلىّ ساعتي |