Şundan kurtulmasına yardım et. Bununla, hiçbir yere götüremem adamı. | Open Subtitles | ساعده في نزع هذه لايمكنني اخذه الى اي مكان بهذه |
- Ona yardım et, O yüzme bilmez. - Öğrenme vakti geldi. Herkes yüzebilmeli. | Open Subtitles | ـ ساعده ، لا يستطيع السباحة ـ حان الوقت ليتعلم ، الجميع يجب أن يسبحوا |
Billy Mahoney' i bulmak için ona yardım et, olur mu? | Open Subtitles | ساعده على إيجاد بيلي ماهوني إفعلها فقط، حسنا؟ |
- Lütfen ona yardım edin. | Open Subtitles | أنه صديقي أرجوك ساعده أنا لا أعلم أين هو الآن |
Yumurtalarımı yok etmesi için ona yardım eden varsa, yüzleri ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | عمله الأخير، إن كان هناك من ساعده على تدمير بيوضي، سيظهر وجهه. |
-Veya biri yardım etti. İkinci kapının, yani odanın arka tarafına açılan kapının--. | Open Subtitles | أو ساعده أحد ما، لقد أدركوا أنه كان من الباب الثاني |
Ona çıkış yolu göster ve böyle kötü bir cezadan kurtulmasına yardımcı ol. | Open Subtitles | أظهر له السبيل للشجاعة، و ساعده على تحرير روحه من هذا العقاب القاسي |
Mimar değildi, lakin bir mühendis ona planlarda yardım etmiş. | Open Subtitles | هو لم يكن مهندسا، لكن هناك مهندس ساعده في التخطيط |
Bir dahaki sefere yardıma muhtaç birilerini bulduğunda, sadece onlara yardım et, ve bu sikkeyi onlara ver, ve onlara başkalarına da aynı şeyi yapmalarını söyle. | Open Subtitles | في المرة القادمة عندما تجد شخصا بحاجة الى مساعدة ، ساعده ، وأعطه هذه العملة، وقل له أن يفعل نفس الشيء لشخص آخر. |
Toparlanmasına yardım et ki uzasın hemen buradan. | Open Subtitles | نعم ساعده في وضع كل هذه الأدوات جانباً حتى يستطيع الخروج من هنا |
509, malzemeleri çıkartmada ona yardım et 502, Bilgisayara bak, ve sen, timi kontrol et. | Open Subtitles | يا 509, إفتح معداتك و ساعده ,يا 502, عليك بالكومبيوترو أنت تفقد الأمور مع الفريق |
Sonra en güzel yürüyüş ayakkabısını bulmasına yardım et. | Open Subtitles | وبعد ذلك ساعده على العثور علي أفضلزوجمن الأحذيةليمشىبه. |
Norman, herkesi bir an önce o madenden dışarı çıkar. Ve Shep, bir değişiklik yapıp sen de ona yardım et. | Open Subtitles | نورمان ، ابعد كل شخص خارج المنجم فورا وشيب ساعده على التغيير |
Şimdi kalkmasına yardım et ki ilişkimizde hâlâ umut var sansın. | Open Subtitles | ساعده الآن على النهوض حتى يظن أنه مازال هناك أمل في علاقتنا |
Lütfen ona yardım edin. Lütfen, lütfen! | Open Subtitles | إذن أرجوك ساعده ، أرجوك ، أرجوك ، أرجوك |
- Ona yardım edin! - Tamam. O'Haver, Miller, bizimle gel. | Open Subtitles | فقط ساعده حسنا هيفر ميلر تعال معنا |
yardım edin. yardım edin. | Open Subtitles | ساعده في الخروج ساعده في الخروج |
Güçlü dostların var. ona yardım etmeye çalış. | Open Subtitles | أنت لديك أصدقاء ذوو نفوذ، ساعده اذا استطعت |
Yani ya başka yerde yaptı ya da biri ona yardım etti. | Open Subtitles | مما يعني إنه قد صنعها في مكان ما أو شخص ما ساعده ما رأيك؟ يبدو جيداً |
Büyük ihtimal flört edecek karım olmadığı için... yardım etti bana. | Open Subtitles | الذي ساعده على الأرجح عدم وجود زوجة لديّ حتّى يغازلها |
Ona yardımcı ol ve onunla birlikte ülkene dön. | Open Subtitles | ساعده في ذلك، واركب معه للعودة الى الوطن. |
Bir samuray yardım etmiş diyorlar. | Open Subtitles | يقولون بأن أحد الساموراي قد ساعده على الهرب |
Ama onun bu zorlu zamanlarını geçirmesine benim babamın yardım ettiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | ولكن هل تعلمي أنه والدى. هو من ساعده خلال ظروفه الصعبة. |