| Bugün bacaklarımı hissetmiyorum, bu yüzden de bacaklarım, aklım ve vücudumdan ayrı aletler durumunda. | TED | اليوم، لا أستطيع الشعور بساقيّ، وبسبب ذلك، فإن ساقيّ تعتبران طرفان منفصلان عن عقلي وجسدي. |
| bacaklarım Sivil Savaş zamanından kalan bu metodolojiyle ampüte edildi. | TED | لقد بُترت ساقيّ باستخدام منهجية تعود لعصر الحرب الأهلية. |
| Doğum sırasında onu bacaklarımın arasında sıkıştırmak istemiştim, ...ama beni uyuşturmuşlardı. | Open Subtitles | في وقت الولادة، اردت ان اخنقه بين ساقيّ لكنهم اعطوني الافيون |
| Bana ne olursa olsun Bacağımı da kırsam, yine de sahnede olmak istiyorum. | Open Subtitles | مهما يحصل حتى لو كانت إحدى ساقيّ ستقطع، بالتأكيد سأقف على ذلك المسرح |
| Bacaklarıma bakma, başıma bakma. | Open Subtitles | لاتنظر إلى ساقيّ ولاتنظر إلى رأسيّ. |
| şarabımı vermeni, şakalarıma gülmeni, bütün gün at sürdükten sonra Ayaklarımı ovmanı istiyorum. | Open Subtitles | أن تصبي لي النبيذ أن تضحكي على نكاتي تدلكي ساقيّ المتعبة من ركوب الخيل طوال اليوم |
| Bu sabah da güneşi Bacaklarımda hissettim. | Open Subtitles | و بهذا الصباح أحسستُ بحرارة الشمس على ساقيّ. |
| Sanırım bacaklarım şansı iki saat önce kaybettiler. | Open Subtitles | أعتقد أن ساقيّ لم تكن بذلك الحظ خلال ساعتين |
| - Çok ızdıraplıydı. bacaklarım şu an düzgün. | Open Subtitles | إلى أقصى حد ولكنه قوّم ساقيّ الآن. |
| bacaklarım pire ısırığı kaplı. | Open Subtitles | لدغتني براغيث على كلّ مكان من ساقيّ |
| Güzel bacaklarım olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني أن ساقيّ جميلتان |
| Raiga da benim kollarım ve bacaklarım oldu. | Open Subtitles | أصبح رايجا ذراعيّ و ساقيّ. |
| bacaklarımın arasındaki ateşi söndürmek için yeteri kadar kızılcık şurubu yok maalesef. | Open Subtitles | ليس هُناك كميّة كافية من عصير التوت البرّي لإطفاء النّار التي تشتعل بين ساقيّ. |
| Benim bacaklarımın arasındaki ateş de böylece sönmüş oldu. | Open Subtitles | حسناً، النّار التي بين ساقيّ انطفأت لتوّها. |
| Ayrıca onun kıyafetinin içerisindeyken bacaklarımın harika gözükmesinin de zararı yoktu. | Open Subtitles | بالإضافة أنّه لمْ يُؤذِ أنّ ساقيّ بدتا رائعتان في زيّها. |
| - Öyle bir cesaretim yok benim. - Hemen şimdi cesaretini toplayacaksın. Yoksa çelik Bacağımı kıçına sokarım. | Open Subtitles | إما أن تكتسب ذلك القدر من الشجاعة فورًا، أو سأحطّم ساقيّ الفولاذيين على مؤخّرتك. |
| Sindirim sistemini kalıcı olarak yok etmiş ve iki Bacağımı birden kötürüm etmiş kişiyle. | Open Subtitles | مدمرا ً بشكل دائم جهازي الهضمي,و سلب مني إستخدام ساقيّ |
| Teddy iyi ki kuyruğumu Bacaklarıma kıstırıp kaçtığımı görmedi. | Open Subtitles | يسعدني أن (تيدي) ليس هنا ليراني هارباً وذيلي بين ساقيّ |
| Tanrım! Bacaklarıma ağda yapmam gerek. | Open Subtitles | رباه عليّ أن أحلق ساقيّ |
| Ayaklarımı kullanamıyorum ama gözlerim hala sapasağlam. | Open Subtitles | لا أستطيع إستخدام ساقيّ ولكنّ عينيّ تعملان بشكلٍ جيّد |
| Bacaklarımda çocuklar için de yer var. | Open Subtitles | هناك مكان بين ساقيّ من أجل الأطفال |
| Kalçamdan problemim var. Ameliyat olmam gerekiyor. | Open Subtitles | لديّ ساقيّ المتعبتين من المفترض أن أجري جراحة |
| - Ayaklarıyla Tekmeliyor. | Open Subtitles | -لديها ساقيّ جيمي . |
| bacaklarımı görebilirsiniz: 24 sensor, altı mikro-işlemci ve tendon kası benzeri çalıştırıcısı var. | TED | يمكنكم أن تروا ساقيّ: 24 جهاز استشعار، 6 معالجات دقيقة، وأوتار عضلية تشبه المحركات. |