Buradan gidiyorsun yoksa bunu alır, o küçük lanet boynunu keser atarım. | Open Subtitles | سترحل من هنا أو سأقوم متى أشاء بتمرير هذا الشيء على عنقك |
500 metreden atış. Miami'de. Bu gece gidiyorsun. | Open Subtitles | بعد الخامسة ,في مدينة ميامي ,سترحل الليلة |
Baba, birkaç kağıt imzalayacaksın, ve kız çekip gidecek. | Open Subtitles | إستمع، ياأبى، ستُوقع على أوراق قليلة وهى سترحل |
Gidiyor musunuz? Harika. Teşekkürler, geldiğiniz için çok teşekkürler. | Open Subtitles | انت سترحل, حسناً, رائع, شكراً شكراً جزيلاً على حضورك |
Bu benim hatam gideceksin diye çok üzülüyordum, seni hiç düşünmedim. | Open Subtitles | لقد كنت قلقة للغاية انك سترحل , فلم اكن افكر فيك |
Bu sorunu unutmazsam gideceğini söylüyorsun! | Open Subtitles | تتوقع مني أن أتخطي الأمر الآن وإلا سترحل |
Hayır, ama burayı terk etmeniz, her halükarda, iyi olacak. | Open Subtitles | لا , لكنة شىء جيد . انك سترحل , فى الوقت نفسة |
Öyle ya da böyle, buradan gidiyorsun. Seçim sana kalmış. | Open Subtitles | بطريقة ما أو بأخرى، سترحل بعيدًا هذا لأنك إخترت. |
Güzel. Ne zaman gidiyorsun doktor? | Open Subtitles | هذا جيد , متى سترحل أيها الطبيب ؟ |
- Sizinle tanışmak için sabırsızlanıyorduk. - Evine ne zaman gidiyorsun? | Open Subtitles | بالتأكيد هذه مناسبة جيدة لمقابلتك - متى سترحل لديارك ؟ |
Linda Bullard ile birlikte çekip gidiyorsun... | Open Subtitles | هكذا إذن. أنت سترحل مع ليندا بولارد، |
Yakında Avrupa'daki ailesinin yanına gidecek. | Open Subtitles | وقالت انها سترحل قريبا للانضمام لِ ابويها في أوروبا |
Ve bu dişi, buraya yumurtladıktan sonra, başka yumurta kabul ederek yuvası olan başka bir erkek bulmaya gidecek. | Open Subtitles | وتلك الأنثى، بعد أن باضت هنا سترحل الآن لتبحث عن ذكر آخر بعش جديد لترى ان كان سيقبل بيضة أخرى. |
İspanyol gemisi yarın sabah erken saatlerde suların yükselmesiyle Gidiyor. | Open Subtitles | السفينة الاسبانية سترحل بعد ظهر غد في وقت مبكر. |
Gitmeliyim. Hizmetçi bugün 3'de Gidiyor çocuklarına ne olduysa doktora götürecekmiş. | Open Subtitles | عليّ المغادرة، سترحل العاملة الساعة الـ3 اليوم |
Uçaktayken kendimi kötü hissettim çünkü yakında gideceksin ve seni özleyeceğim. | Open Subtitles | ثم صعدنا تلك الطائرة، وبدأت أشعر بالسوء لأنك سترحل قريبًا وسأفقتدك. |
Bunlarla geldin, bunlarla gideceksin. | Open Subtitles | هذا ما جئت به وهو ما سترحل به لماذا أيتها ال000 |
Eninde sonunda burdan gideceğini biliyordum. | Open Subtitles | وكنت أعلم أنه سيأتى اليوم الذى سترحل فيه وتتركنا |
Annem babamı terk ettiği zaman, biz ülkenin diğer ucuna varana kadar ona onu terk ettiğini ve beni de yanında götürdüğünü söylememiş. | Open Subtitles | عندما تركت أمي أبي، لم تخبره أنها سترحل وتأخذني معها |
İyi olduğundan emin misin? Ne zaman ayrılıyorsun, Charlie dayı? | Open Subtitles | هل انت متاكدة انك بخير؟ متى سترحل خالى تشارلى؟ |
Bacağın ağır değil. Sabah erkenden gidersin. Başka da şansın yok. | Open Subtitles | رجليك على ما يرام سترحل في الصباح ، ليس لديك خير أخر |
"001 sefer sayılı Air France uçağı bugün 14:00'de kalkıyor. Birinci sınıf koltuk." | Open Subtitles | الخطوط الجوية الفرنسية 001 سترحل اليوم على الثانية ظهرا الطبقة الأولى |
Burada ayrılacak kadar çok önemli ne var? | Open Subtitles | ما المهم جدّاً بالنسبة لك لدرجة أنّك سترحل من هنا؟ |
Tek kız kardeşim ve şimdi Danaher evinden ayrılıyor. | Open Subtitles | أختي الوحيدة ، والآن سترحل من منزل عائلة (دانهر) |
Gitmemişsin sanırım. Güney Kore'den ayrılacağını söylemiştin. | Open Subtitles | اعتقد أنك لم ترحل،لقد قلت مرة أنك سترحل من كوريا |
- Pekala, o zaman. Sanırım işim bitti. - O halde gidiyorsunuz. | Open Subtitles | حسناً , الأن , أعتقد انى أنتهيت إذاً سترحل |
- Tam da lafının üzerine geldi. - Cenazeden sonra gittiğini sanıyordum. | Open Subtitles | بالحديث عن الشيطان اعتقد انها سترحل بعد الجنازة |
Sana güzel bir akşam yemeği yapayım, Bartel'in yemeğinin tadına bak, ve söz veriyorum yarın buradan ayrılacaksın. | Open Subtitles | سأعدك لك عشاء جيد، ستذوق طبيخ بارتيل، وأعدك بأنك سترحل غدا. |