Kahretsin! Ölmene izin vermeyeceğim, seni sürüklemek zorunda bırakma! | Open Subtitles | لن أدعكِ تموتين، لذا لا تجبريني على سحبكِ |
Ve seni buradan sürükleyerek götürmek zorunda kalırsam da, götürürüm. | Open Subtitles | وإذا كان لابد لي من سحبكِ من هنا ، سأفعل ذلك آيضاً |
İyi polisi oynayarak, yaşamak için yapmak zorunda olduğum şeyleri söylemen ...için seni önemli işlerden alıkoyup buraya getiriyor. | Open Subtitles | أو انه سحبكِ لهنا من شيء مهم للعب دور الشرطي الصالح واخباري بكل الأشياء التي يجب ان أعيش من أجلها |
Sarı çizgiyi geçmemelisin. Hücrelerinden seni yakalayabilir ve hatta yakalayacaklardır da. | Open Subtitles | يجب ألاّ تتجوّلي فيما عبر الخطوط الصفراء، فبوسعهم آنذاك سحبكِ من زنزاناتهم. |
Muhafızlar seni tehlikenin ortasından çekip alana kadar onları uzak tutmuş. | Open Subtitles | أبقتكِ في مأمن بينما سحبكِ الحرّاس مِنْ دائرة الخطر |
Eğer sakıncası yoksa, seni dışarı çıkaran bendim. | Open Subtitles | إن لم تُمانِعي، أنا مَن سحبكِ للخارجِ. |
Burada. seni dışarı çıkaran kişi benim. | Open Subtitles | مِن هنا أتحدث، أنا مَن سحبكِ للخارِج. |
seni de peşimden sürüklemek istemem. | Open Subtitles | الله) يعلم أنّى لا أريد سحبكِ للأسفل معى) |
Ve sen o kadar ateşli görünüyordun ki Bay Solis seni yatağa fırlatmıştı. | Open Subtitles | (وأنتِ بدوتِ مثيرة جداً، والسيد (سوليز سحبكِ إلى الفراش |
Tamam, seni çekip çıkarmaya çalışacağım. | Open Subtitles | حسناً، سأحاول سحبكِ للخارج |
seni de kötü bir duruma sürüklemek istemem. | Open Subtitles | ولاأريد سحبكِ للقاع |
Rahatlatacağım seni. | Open Subtitles | سحبكِ من الهاوية |
John Sadler alkolik ve çingenenin tekiydi seni beşikten çaldı. | Open Subtitles | جون سادلر) ذلك السكير الغجري) الذي سحبكِ من المهد |
Artık seni dışarı çıkaramam. | Open Subtitles | لا يمكنني سحبكِ بعد الآن. |