| Akciğerlerinde nodüllerle başladı ki biri haricinde tüm doktorlar kanser sandı. | Open Subtitles | بدأ بعقيدةٍ في رئتيك وجميعُ أطبائك، خلا واحداً منهم شخّصوها سرطاناً |
| kanser tedavi eder şeker hapları biliyorum çünkü inandılar. | Open Subtitles | أعرف حبة سكر عالجت سرطاناً فقط لأنها آمنت بذلك |
| -Gerçekten kanser tedavi eden bir hap biliyor musun? | Open Subtitles | جونز .. أتعرف حقاً حبة سكر عالجت سرطاناً ؟ |
| Bir lavaj yapılırsa, kanser olmadığın kanıtlanabilir. | Open Subtitles | قدر المستطاع الغسل سيثبت أنه ليس سرطاناً |
| - Kansere neden oluyor. | Open Subtitles | يُسبّبُ سرطاناً. |
| Eğer bu bir insan olsaydı şu şekilde olurdu: kan hücreleri oluştur, kanseri başlat. | TED | لو كانت في الانسان، سيكون هذا الجزء اصنع خلايا دم ، ابدأ سرطاناً |
| Bunun içindeyken gerçekten büyük bir ıstakoz yiyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أأكل سرطاناً كبيراً بهذه |
| kanser yoksa hayati tehlike de yoktur, değil mi? | Open Subtitles | لكن إن لم يكن سرطاناً فلا يمكن أن يقتلني، صحيح؟ |
| Nasıl oluyor da kanser oluyorsun Ve bana bundan bahsetmiyorsun? ! | Open Subtitles | لمَ تخبريني بأن لديكِ سرطاناً بحق الجحيم؟ |
| Sıvı temiz. Eğer kanser olsaydı kan olması gerekirdi. | Open Subtitles | السائل رائق لو كان هذا سرطاناً لكان من المفروض أن نجد دماً |
| Akciğerlerdeki temiz sıvı muhtemelen kanser olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | السائل الرائق في الرئتين يرجح أنه ليس سرطاناً |
| Başımdan bir kanser ve bir fıtına geçti, ama ben bununla baş edemem. | Open Subtitles | , لقد واجهت سرطاناً وإعصاراً ولكنني لن أواجه هذا |
| Tedavi kanser olabileceğini kanıtladı ama kanser değil. | Open Subtitles | المعالجة تثبت أنّه قد يكون سرطاناً لكنّه ليس سرطاناً |
| kanser gibi yürüyen, kanser gibi konuşan, tadı kanser gibi olan ama kanser olmayan bir şey bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نجد ما يمشي كالسرطان ويتكلّم كالسرطان وطعمه يشبه السرطان، لكنّه ليس سرطاناً |
| Kalp çarpıntısı ve yorgunluk akciğerden yayılmış bir kanser türü olabilir. | Open Subtitles | الخفقان القلبي والإرهاق قد يكون سرطاناً انتشر من الرئتين |
| Peter bu kemik, kanser değil... Sanırım. | Open Subtitles | هي بيت ,إنه العظم ليس سرطاناً , على ما أظن |
| kanser değil. | Open Subtitles | وبعدها يتم إتلافها ليست سرطاناً, بل شجرة عيد الميلاد |
| Biri kanser olurken diğeri olmayabilir. | TED | أن يتطور سرطاناً عند أحدهما دون الآخر. |
| kanser de değil, çünkü mükemmel kalçaları var. | Open Subtitles | و ليس سرطاناً لأن عظامها سليمة |
| Biyopsiyi iki kez kontrol ettik. kanser değil. | Open Subtitles | تفقدت الفحص المجري مرتين ليس سرطاناً |
| Kansere çare buluyorum. | Open Subtitles | أنني أحمل سرطاناً! |
| Evet, o var ya da kanseri yenmeni. | Open Subtitles | نعم، هو كَانَ أمّا ذلك أَو أنت تَضْربُ سرطاناً. |
| Ya da yediği ıstakoz da olabilirdi. | Open Subtitles | أو ربما كان ذلك سرطاناً بحريّاً |