gizli bir operasyondayız. En azından gizliydi. | Open Subtitles | نحن نقوم بمهمّةٍ سرّيّة على الأقلّ كانت سرّيّة |
Mesela, CEO gizli bir ameliyat geçirip ameliyatı atlamazsa... | Open Subtitles | على سبيل المثال، إن خضع المدير التّنفيذيّ لعمليّة سرّيّة ومات أثناء العمليّة. |
Kimseye karşı gizli bir savaş da sürdürmüyorum. | Open Subtitles | لن أشنّ حرباً سرّيّة ضدّ أيّ شخص |
Bu görüşme gizlidir. | Open Subtitles | هذه المحادثة سرّيّة |
Aksine. Kimliğim son derece gizlidir. | Open Subtitles | بالعكس، فهويّتي سرّيّة جدًّا. |
Görev için yetkilendirilmeseler bile diğerlerinin gidemedikleri yerlere gitmek, ve diğerlerinin yapamadıklarını yapmak için kurulmuş gizli bir birime atandım. | Open Subtitles | لقد عيّنتُ في وحدة سرّيّة خاصّة، للتفكير في الذهاب لأماكن لن يذهب لها الآخرين والقيام بما لا يستطيعه الآخرين سواء أكانت المهمّة مرخّص لها أم لا |
Çok gizli bir, Savunma Bakanlığı onaylı şu an keyfini çıkardığın "Filistin Askısı" tekniğini de kapsayan ileri düzey teknikleri kullanma izni veren bir bildiri. | Open Subtitles | مُذكّرة سرّيّة لوزارة الدفاع تُصرّح بتعزيز تقنيات الإستجواب، بما في ذلك، "تعليق الفلسطينيين" الذي تتمتع به حالياً. |
gizli bir tünel sistemi bulduk,Efendim. | Open Subtitles | وجدنا شبكة أنفاق سرّيّة يا مولاي |
Çizgiler, Sean ve benim çocukluğumuzda kullandığımız gizli bir kodu temsil ediyor. | Open Subtitles | الخطوط هي شفرة سرّيّة استخدمتها أنا و(شون) حين كنّا طفلين |
gizli bir dileğin olduğunu biliyordum. Doğruyu söylüyor,Alice. | Open Subtitles | عرفتُ أنّكِ تضمرين أمنيةً سرّيّة إنّها تقول الحقيقة (آليس) |
Üzgünüm. Bu gizli bir bilgi. | Open Subtitles | آسفة، هذه معلومة سرّيّة. |
Edwards, seninle gizli bir öneri toplantısı hakkında konuşamam. | Open Subtitles | (ادواردز) أنا لن أناقش , أمر يخص توصيات سرّيّة |
Sanki gizli bir hayatı varmış gibi. | Open Subtitles | -يبدو أنّ لديه حياة سرّيّة |
Bu gizli bir bilgidir, Sarah. | Open Subtitles | هذه عملية سرّيّة ، يا (سارة) |