ويكيبيديا

    "سلاحه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • silahını
        
    • silahı
        
    • silah
        
    • silahlarını
        
    • tabancasını
        
    • silahıyla
        
    • silahının
        
    • Silahına
        
    • silahın
        
    • tüfeğini
        
    • silahlarınızı
        
    • ateş
        
    • hale
        
    • tüfeği
        
    • silâhını
        
    Patlamayı duydu ve ne olduğunu görmek için içeri koştuysa, niçin silahını çekmedi? Open Subtitles لو سمع انفجار وذهب ليرى ما حدث لماذا لم يأخذ سلاحه معه ؟
    Eğer silahını çıkarabilmiş olsaydı, emniyetinin de açık olması gerekirdi. Open Subtitles اذا كان قد اخرج سلاحه, وجب ان يزيل صمام الامان
    Sonra partnerim silahını ateşledi ve zanlıyı göğsünden bir kez vurdu. Open Subtitles ثم أطلق شريكى عليه النار من سلاحه لتستقـر فى صدر المتهـم
    Öyle olmasaydı neden silahı ve ordusunu bırakıp gitsin ki? Open Subtitles إنْ لمْ يكن كذلك ، لماذا يَخْسرُ سلاحه وجيشَه ؟
    - Holliday'e silah çekti. - Viski getir, bu masaya. Open Subtitles أحضر الويسكى إلى هناك و شهر سلاحه فى وجه هوليداى
    Siyah şapkalı bir şey demedi... Öylece silahını çıkardı ve bam! Open Subtitles .صاحب القبعة السوداء لم يقل شيئاً .أخرج فحسب سلاحه وأطلق النار
    Eminim İçişleri de, içlerinden birinin silahsız iki vatandaşa silahını doğrulttuğunu ve onları tehdit ettiğini duymaktan çok hoşlanır. Open Subtitles وأنا متأكد من أن وزارة الداخلية ستحب أن تسمع أن واحداً منها.. قد سحب سلاحه وهدد مدنيين غير مسلّحَين.
    Genellikle bu tür yaraların kurbanın, silahını kontrol etmede zorluk yaşarken oluştuğunu gördüm. Open Subtitles أنا عاده أرى جروح مثل هذه عندما يكون الضحية يكافح للسيطره على سلاحه
    silahını çıkardı, kavga ettiler Flanagan ağır bastı ardından Bardot'u sırtından vurdu. Open Subtitles أخرج سلاحه وقاتل والزعيم إمتلك اليد العليا ثم أطلق النار على ظهره
    Herkesin silahlarını toplamak zorundaydık ancak onun elinden silahını alamadık. Open Subtitles كنا نقوم بجمع الأسلحه من كل من صعدوا للسفينه لم أعتقد أن رجل بحالته يمكن أن يقبض على سلاحه بيديه هكذا
    O anda silahını çekti ve oradan geçmekte olan bir kadını vurdu. Open Subtitles ثم أوقع سلاحه على الدرج و أصاب إمرأه كانت ماره
    Barnett'in etrafını sardık ve ona, rehineyi ve silahını bırakıp teslim olmasını söyledik. Open Subtitles أحطنا بـ " بارنيت " و أمرناه أن يحرر رهينته و يترك سلاحه
    Barnett'in etrafını sardık ve ona, rehineyi ve silahını bırakıp teslim olmasını söyledik. Open Subtitles أحطنا بـ " بارنيت " و أمرناه أن يحرر رهينته و يترك سلاحه
    Mutlu olmalısınız, polisin biri silahını kaybetmiş. Open Subtitles يجب أن تكونوا سعداء فقد أحد رجال الشرطة سلاحه أثناء الشغب
    Tek silahı, kendi beynidir. Ama zihin, bireyin sahip olduğu bir şeydir. Open Subtitles عقله كان سلاحه الوحيد، لكن العقل يعبر عن سمة الفردية
    silahı da koltuğun altındaymış. Open Subtitles تغلب على شخصان مسلحان و سلاحه لم يخرج من تحت مقعده حتى
    silahı nereye doğrultacağını gösterirsen Yahudi de cesaretlenir. Open Subtitles صديقها اليهودي لديه جرأة لو أخبرته أين يصوب سلاحه
    Amerikan emniyetinden yüksek rütbeli birinin silah taşımasına izin verilmiyor? Open Subtitles مُنع عضو مهم بوكالة أمريكية لتطبيق القانون عن حمل سلاحه
    Vurduğu adama silah çekerken yüz yüzeler geldiler mi önce? Bilmiyorum. Open Subtitles هيه عندما اخرج سلاحه على ذلك الرجل هل واجهه اولا ؟
    Orada, merdivenin üzerinde tabancasını çekti... ve oradan geçen bir kadını vurdu. Open Subtitles ثم أوقع سلاحه على الدرج و أصاب إمرأه كانت ماره
    Peki bu bir kişi nasıl oldu da dört kez vücut geliştirme şampiyonu olmuş birini alt edip sokağın başına kadar sürükleyip onu iki metrelik bir duvardan aşağı atıp kendini silahıyla kendini vurmasını sağladı? Open Subtitles إذن كيف بالتحديد نجح هذا الفرد ان يجرد من سلاحه و يتغلب على بطل العالم لأربع مرات فى كمال الأجسام
    Bir gün, delirmeden önceydi bana silahının tek arkadaşı olduğunu ve birlikte gömülmek istediğini söylemişti. Open Subtitles ذات مرة أخبرني بأن سلاحه هو صديقه الوحيد ويريد أن يدفن معه
    Adam ona yaklaştığında Merriweather Silahına uzanmış ve önce kötü odam onu vurmuş. Open Subtitles بينما هو يفعل اخرج ميروذر سلاحه و لكن المجرم اطلق عليه النار اولا
    Muhtemelen "Beltway Nişancıları"nın kullandığı gibi bir sedan, nişancıyı, silahını ve silahın gürültüsünü gizleyecek şekilde modifiye edilmiş. Open Subtitles مثل حزام مطلق النار , فمن المحتمل أن سيارته سيدان عُدلت لكى تخفى مطلق النار , سلاحه و صوت اطلاق النار
    Çünkü daha yeni benzin alabilmek için koduğum tüfeğini rehin vermiş. Open Subtitles لأنه قام للتو برهن سلاحه من أجل أن يتزود بالوقود
    O halde silahlarınızı indirin, ben de size merhametli davranırım. Open Subtitles ثم رمى سلاحه الخاص، وسوف أرى أن يعامل جيدا أنت.
    12 Haziran gecesi, onun silahını alıp, ona ateş etmişsin. Open Subtitles في ليلة الثانية عشر من شهر جون, سرقت سلاحه واطلقت عليه.
    Bu belediye binasının arka girişi. Alarm var ama buradan etkisiz hale getirebiliriz. Open Subtitles إنّه المدخل الخلفي لدار البلديّة إنّه مرعوب، ولكن نستطيع نزع سلاحه من هنا
    Parayı, tüfeği bulunca ve olay mahallinde özellikle bıraktığım kan damlasını eşleyince sebebin olacak. Open Subtitles وستجد بأن سلاحه يطابق دم الضحية وهناك قطرات حرصت على أن أتركها على مسرح الجريمة
    Dedektifler, dövdüğü zavallı bir kızın silâhını ele geçirip üzerine boşalttığına hükmetti. Open Subtitles مما ادى إلى ظن المحققون أنه كان يعذب فتاة ضعيفة تمكنت من أخذ سلاحه وقتلته

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد