Eğer yıldızdan uzaklaşarak karanlık tarafa doğru ilerleseydiniz önünüzde sadece bu karanlığı görürdünüz. | Open Subtitles | لو اقتربت من الجانب الليلي بعيدًا عن النجم فلن ترى سوى هذا السواد أمامك |
Çünkü sadece bu, Fawkes'ın sana gelmesini sağlayabilirdi. | Open Subtitles | لاشيئ سوى هذا يمكن أن يدفع هوكس إليك |
Bunun dışında kaçırılma teorinizi destekleyecek pek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس لديك ما يؤيد قصة أختطاف زوجتك سوى هذا السوار |
Bunun dışında yaşamak için bir nedenin yok! | Open Subtitles | لا تملك أي شيء تعيش لأجله سوى هذا |
Eğer bir katilsem, öldürmek için doğduğumdandır. Bildiğim tek şey bu! | Open Subtitles | لو أنني قاتلة فهذا بسبب أنني . ولدت لأقتل، لم أعرف سوى هذا |
O yıkık dökük bir kulübeden başka bir şey değil. | Open Subtitles | لا يوجد شيء سوى هذا الكوخ الصغير المتواضع |
Dudaklarım artık bundan başka bir bahane üretemiyor. | Open Subtitles | فمي الآن ليس لديهِ أيّ أعذار أخرى يقولها سوى هذا |
Yaşamak, sevmek, seks yapmak, ve kavga etmekten bahsedip duruyorsun ama bunca zamandır seni sadece bu trol herifle gördüm. | Open Subtitles | لكن طوال هذا الوقت, لم ار سوى هذا الشخص "جو بال" |
sadece bu defter var. | Open Subtitles | ليس لدي سوى هذا دفتر ملاحظاتي؟ |
sadece bu var. | Open Subtitles | لا يوجد سوى هذا . |
Cebinden sadece bu çıktı. | Open Subtitles | "لم يكن يحمل سوى هذا..." |
Bunun dışında hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف أي شيء سوى هذا |
Bunun dışında her şey. | Open Subtitles | أي شيء سوى هذا. |
Şu anda güvenebileceğimiz tek şey bu. | Open Subtitles | لا يوجد لدينا سوى هذا للإعتماد عليه في الوقت الحاضر |
Sana bırakabileceğim tek şey... Bu silah; eskidir, ama Doc Holliday'e aitti. | Open Subtitles | لا يسعني أن أترك لك سوى هذا المسدس |
Tüm konuşmayı halletmiştim ama kağıdı içeride unutmuşum, elimdeki tek şey bu meme resmiydi ve bu da kafamı karıştırdı. | Open Subtitles | و عندما أخرجت الورقه لم أجد سوى هذا الرسم -و هذا أربكني |
Bunlardan başka bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | لا شيء في جيبه سوى هذا |