Ve sadece Birlikte hareket eden beşimizin onu almasından emin oldu. | Open Subtitles | و لقد تحقق من أن الخمسة فقط سويّاً يمكنهم الحصول عليه |
Pek çok arkadaşı vardı ve hep Birlikte çimen yerlerdi. | Open Subtitles | كان لديه العديد من الأصدقاء... وجميعهم كان يأكل العشب سويّاً... |
Buna Birlikte başladık ve öyle de bitireceğiz. | Open Subtitles | إمّا أن نتشارك فى هذا سويّاً، وإمّا أن نفرّ سويّاً |
Önemli olan, her nezaman Beraber olsak, tek bahsettiği şey, sana ne kadar benzemek istediği. | Open Subtitles | المهمّ، عندما نكون سويّاً فإنّ كل مايتحدث عنه هي رغبته في أن يكون مثلك |
Bir keresinde Beraber camdan düştük. Ciddiyim. | Open Subtitles | في احدى المرات ، و أنا لا أمزح سقطنا سويّاً من النافذة |
Çünkü arada piknik gibi bir şeyler de yapsak iyi olur diye düşünüyorum. | Open Subtitles | لأنّني كنتُ أفكر أنّنا إذا خرجنا سويّاً في نزهة أو ما شابه سيكون أمراً رائعاً ، أتعلم؟ |
Ve şimdi hayatımızın bu sonraki bölümünün her ikimiz için de çok zevkli geçmesini istiyorum. | Open Subtitles | لذا أريد الآن أن أصنع هذا الفصل التالي من حياتنا سويّاً شيء سيظلّ لكلانا عالقاً في الأذهان |
Belki de hep Birlikte olmalı ve özgür kolonilere katılmalıyız. | Open Subtitles | ربما يجدر بنا البقاء سويّاً اندماج حريّة، مأربة مستقلة |
İkinizin de Birlikte zaman geçirmeye ihtiyacı olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | شعرت بأنّكما الإثنان تحتاجان بعض الوقت سويّاً |
Tekrar arkadaş olduk. - Birlikte takılmaya başladık. | Open Subtitles | تواصلنا مُجدداً وأصبحنا صديقَين .. وبدأنا نتسكع سويّاً, وفي يوم ما |
Biz küçükken annelerimiz çok iyi arkadaştı. Her şeyi Birlikte yapardık. | Open Subtitles | عندما كنّا صغيرتين, والدتانا كانتا صديقتين جيدتين لدرجة انّنا كنا نفعل كل شيء سويّاً |
Kanepede oturmak yerine benimle mutfakta Birlikte kahvaltı yapmak istedin böylece kendini diğer hastalardan farklı hissedecektin. | Open Subtitles | بدلاً عن الجلوس على الأريكة أردتِ تناول الفطور معي في المطبخ سويّاً |
Dinle, Birlikte olmamız ihtimaliye söylüyorum, ...bilmeni isterim ki, içine girdiğin bu oyun benim fikrim değildi. | Open Subtitles | اسمعي، لو انتهى الأمر بنا سويّاً فإنني أريد أن أخبرك بأنّ فكرة خداعكِ لم تكن لي |
Hiçbir zaman Beraber yaşamadık, çünkü aynı anneden değildik. | Open Subtitles | لم نعيش سويّاً قط، لأننا لم نولد من نفس الأم. |
- Korkma. Beraber çok eğleneceğiz. | Open Subtitles | لا تفزعي، فسنحظى بالكثير من المرح سويّاً. |
Hayır. Anlıyorum tamam, tehlikeli biri. Ama Beraber olduğumuz her gün tehlikeli geçiyor. | Open Subtitles | حسنٌ ، فهمت، إنها خطرة، لكن كلّ يوم كنّا بهِ سويّاً كان ينطوي على خطرٍ. |
- Sadece tekrar bir arada olmamız gerekiyor. | Open Subtitles | -يجب أن نجتمع سويّاً ثانية -إنّه هو |
Bu, bir arada olduğumuz anlamına gelmez. | Open Subtitles | إنّنا نركب الطائرة نفسها يا (جاك)، ولا يعني ذلك أنّنا سويّاً |
Sen olmasaydın asla başaramazdım. İkimiz Birlikte her şeyi başarabilirmişiz gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنني وأنت سويّاً يمكننا فعل أيّ شيء |
Büyü kitabı bizi bir araya getirmek için sadece bir araçtı. | Open Subtitles | أظن أنّ الجريمور ما هو إلا أداة ليعيد لم شملنا سويّاً |
Uzun zamandır birlikteyiz ama sonsuza kadar burada kilitli kalmak için üretilmedin. | Open Subtitles | ،كنّا فقط أنا وأنت سويّاً لكني لم أصنعك لتكون محبوساً للأبد |
Kürekleri şuraya koyun. Bu iki sandalı birbirine bağlayın. | Open Subtitles | هلمّوا إلى هناك، وثّقوا هذين القاربين سويّاً. |