Karısı ona merak etme bebeğim diyordu, her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | والزوجة قالت له لا تقلق عزيزي كل شئ سيصبح بخير لأن |
Eğer sakinleşir ve normal davranırsanız her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | كلّ شيء سيصبح بخير إذا أنت فقط هدّئ وإبدأ بالتصرّف عقلانيا. |
Her şey iyi olacak. Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | كلّ شيء سيصبح بخير لن أدع أيّ شيء يحدث لك |
İyiydi, Carla. Mükemmeldi. Her şey iyi olacak. | Open Subtitles | كان ذلك جيد كارلا ذلك كان رائع كل شئ سيصبح بخير |
Merak etme Wilma, kocan iyileşecek. | Open Subtitles | لاتقلقى يا ويلما زوجك سيصبح بخير فكرى بإيجابية و لا تدعى مجالا للشك |
Doktor, bir haftaya kadar iyileşeceğini söyledi. | Open Subtitles | الطبيب يقول أنه سيصبح بخير للبطولة الإقليمية الاسبوع المقبل |
Bu şans yüzüğüne sahip olduğum sürece her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | كل شيء سيصبح بخير طالما أنا أحمل هذا الخاتم المحظوظ |
Her şey yoluna girecek. Araba birazdan gelir. | Open Subtitles | كل شىء سيصبح بخير السيارة ستصل فى أى ثانية |
Hepimiz seninle gurur duyuyoruz, ahbap. Her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | كلنا فخورون بك, صديقي, كل شي سيصبح بخير |
Şu aralar biraz bunalımdayım, her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | أنا فقط مكتئب قليلاً وكل شيء سيصبح بخير |
Her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | إنك بخير كلّ شيء سيصبح بخير صحيح ؟ |
Artık herşey iyi olacak değil mi tatlım? | Open Subtitles | وكلّ شيء سيصبح بخير أليس كذلك.. حبّوبي؟ وسنأخذكي معنا .. |
İnan bana, her şey iyi olacak. | Open Subtitles | يا ألهى قل النساء متشابهات لا تحملى هما كل شئ سيصبح بخير |
Tom da bunu anlayacaktır, eminim. Gitsem iyi olacak. Bana iyi olacağını söyle. | Open Subtitles | توم سيأتي، أنا متأكّدة أنه سيأتي أخبرني أنه سيصبح بخير |
Ama iyileşecek. Hayatını kurtardınız. | Open Subtitles | لكنه سيصبح بخير ، لقد انقذت حياته عمل جيد يا دكتور |
Evet, iyileşecek ama ilaçla yatıştırılmış. | Open Subtitles | نعم، وقالوا انه سيصبح بخير. ولكن هذا لا يزال تحت التخدير بعد أن كان. |
Biraz kötüydü ama iyileşecek. | Open Subtitles | - هو كان في العراء لكنّهم يقولوا بأنّه سيصبح بخير. |
Hokeyci çocukları bulursan iyileşeceğini söyle. | Open Subtitles | إذا كان يمكنك العثور على هؤلاء الاطفال والهوكي، و نقول لهم انه سيصبح بخير. |
Bana inanmadın. Her şeyin yoluna gireceğini söylemiştim sana. | Open Subtitles | لم تصدقيني، أخبرتك بأن كل شيء سيصبح بخير |
- Her şey düzelecek! | Open Subtitles | ستعمل كل شيء سيكون على ما يرام. ومن سيصبح بخير. |
Hayır, sadece iyileşeceği için mutluyuz. | Open Subtitles | اه، لا، نحن سعداء فقط أنه سيصبح بخير. |
Özür dilerim, iyileşeceksin. Tamam mı? İyileşeceksin. | Open Subtitles | انا اسف ,كل شئ سيصبح بخير |