Alımlı vücut hatları ve insanın gün boyu emesi gelen bacakları vardı. | Open Subtitles | كان عندها مجموعة كاملة من المنحنيات و سيقان رائعة تمصها يوما كاملا |
Ve halam "bacakları Göğe Değen" Griffin gibi görünene kadar durmayacağım. | Open Subtitles | سوف أتبع حمية ولن أتوقف حتى أبدو مثل سيقان عمتي الكبيرة |
Harika takma bacaklar yapıyorlar. | Open Subtitles | إنّهـم يصنعون سيقان إصطنـاعيّة والشـكل روعـة |
Şatoda iyi bir mevki, şövalye unvanı ve geceleri ablamın bacak arası. | Open Subtitles | في مكان ما في القصر. سيقان اختي تبقى مفتوحة من اجلك ليلا |
Dört bacaklı. Sanırım onlara öyle diyebilirsin. Gırtlağının etrafını sarmış durumdalar. | Open Subtitles | أربعة سيقان ، أعتقد أنها كذلك و هى ملتفة حول عنقه |
Şimdi şu bacaklara bir bakalım. Mükemmel bacakların var, tatlım. | Open Subtitles | أسمحي لي ان ارى هذه السيقان الجميلة لديك سيقان رائعة |
8 bacağı, iki tekerleği var ve kâbusların çıkış noktası. | Open Subtitles | له ثمانية سيقان عجلتان، وهو المادة التي تصنع منها الكوابيس |
Okyanusun tüm suları bir araya gelse kar beyazı bir kuğunun siyah bacaklarını beyaza döndüremez. | Open Subtitles | إذ لا يستطيع كل ماء المحيطات قلبَ سيقان البجعة السوداء إلى البياض، وإن نقعتهما دوما بالفيض |
Sıkı çalışıyorum, hızlı çalışıyorum ve bacaklarım terliyor. | Open Subtitles | أَعْملُ بجدّ،أعمل بسرعة و لدي سيقان حارة |
Senin gibi bir kızın güzel bacakları varsa onları göstermeli. | Open Subtitles | ...عندما يكون للفتاة سيقان جميلة مثلك يجب عليها أن تبينها |
Evet. Betty çok eğlenceli ve seksiydi. Veronica'nın da harika bacakları vardı. | Open Subtitles | نعم, بيتي مرحة جدا أقصد, فيرونيكا كان لديها سيقان عظيمة |
Çok koşturan ve otlayan maraların bacakları evrimle uzamıştır. | Open Subtitles | أن العدو والرعى فى السهول قد ساعد الـ مـارا ليكون لها سيقان طويله |
Şuna bir bakın. Yarış atı gibi bacakları var. | Open Subtitles | فقط أنظروا إليها سيقانها مثل سيقان حصان السباق |
David, bundan bir önceki mükemmel bacaklar ailemize... ..25.000 dolara mal olmuştu. | Open Subtitles | ديفيد، آخر سيقان كانت رائعة كلفت الأسرة 25 ألف دولار |
Tabiat ana, sık sık canlılarını değiştirir Onlara büyük dişler, daha keskin pençeler, uzun bacaklar verir ya da burada olduğu gibi üçüncü bir göz. | Open Subtitles | فتعطيهم أسنان أكبر، مخالب أكثر حدّة، سيقان أطول، أو كما في هذه الحالة، عين ثالثة |
Göğüslere ilgi duyduğunu bilmezdim. bacak sever sanırdım seni. | Open Subtitles | لم أعرف أنك تميل إلى النهود، حسبتك رجل سيقان |
Yarı gelişmiş bir tosunun ve uzun bacaklı bir kızın devletin politikasını altüst etmesine izin verilemez. | Open Subtitles | فنصف عجل مخصى وفتاة ذات سيقان جميلة لن يقوموا بتغيير سياسات الدولة. |
Bir koyundan bile daha kısa bacakların olduğunda alay edilmeye alışırsın. | Open Subtitles | انظر الى عندما يكون لديك سيقان اقصر من الكلب |
Herhangi bir yerdeki berbat bir daire, yalnız ilginç insan hikayeleri okuyarak oturacağım, bilmeme bir kediyle ilgili, arka bacağı olmayan kendini el arabası ile taşıyan. | Open Subtitles | أجلس وأقرأ قصّة مُثيرة عن البشر .. لا أعرف قطّة، وليس لها سيقان خلفية تظلّ تنقلب على وجهها |
Etrafta ateş püskürerek dolaşabilsinler diye Naziler'in bacaklarını iyileştiren Nazi doktorları vardı, tamam mı? | Open Subtitles | كان لديهم أطباء نازيين يقوموا بمعالجة سيقان النازيين حتى يستطيعو التجول والتصرف بشكل سيئ |
bacaklarım olmadan, koca bir kıçla ulusal bir kıç tekmeleme müsabakasına gireceğim burada. | Open Subtitles | أنا أوشك ان أدخل على أمور وطنية لعينة بدون سيقان |
ayakları kangrenliler düşük yapan kadınlar ve elbette çocuklar. | Open Subtitles | رجال مع سيقان مريضة نساء في طور الولادة وكان هناك أطفال أيضا |
Hayvanlarla çalışıyor ve garanti ederim ki Jackie Legs"i yakalamamıza yardım edecek. | Open Subtitles | تعمل مع الحيوانات وأنا راهنت هي تستطيع مساعدتنا نمسك سيقان جاكي. |
Şu kızıl renkli kısrağın uzun bacaklarına bakın. | Open Subtitles | ! أنظرو إلى طول سيقان هاته الفرس البنية اللون |
Ne zaman içi boş ayak kelepçeleri bulsak ilgimizi çeker. | Open Subtitles | يسحرنا دائما إيجاد قيود أرجل، بدون سيقان فيهم |
Ki bu benim açımdan iyi bir şeydi. Çünkü basında çıkan fotoğraflarda ben de görünüyordum. Çoğunlukla Sophia'nın bacaklarının arasında. | TED | وكان هذا من حظي، لأني في أغلب صور الصحافة كنت ظاهرة كذلك، حتى لو كنت بين سيقان صوفيا |
Buradaki işler 3 ayaklı köpek gibi peşimden gelir. | Open Subtitles | المشاكل تتبعني إلى منزلي على كلب بثلاث سيقان |
"Gündüzleri dört ayakla yürür, öğlenleri iki..." | Open Subtitles | ما الشىء الذى يمشى على اربعه سيقان فى الصباح و اثنان بعد الظهر |