Söz ver bana, eğer sana söylersem köyü rahat bırakacak mısın? | Open Subtitles | إذا أخبرتك, هل تعدني بأن تترك باقي القرية و شأنها ؟ |
- Diğer çocuklar almıştır değil mi? - rahat bırak onu. | Open Subtitles | ـ الأولاد الآخرون تحصلوا عليها بطريقة ما ـ اتركها و شأنها |
Carly'i rahat bırakmanız şartıyla size bildiğim her şeyi anlatırım. | Open Subtitles | سأخبركم كل شيء أعرفه لكن إذا تركتم كيرلي و شأنها |
Ve diğer çıplak korumada sesleri duyup, dışarı çıkacak ve sana ateş edecek. | Open Subtitles | والتي من شأنها رسم الحرس عارية آخرين ل الاندفاع خارج واطلاق النار عليك. |
- Yani, daha yalın bir dille... - Onu rahat bırakın, tamam mı? | Open Subtitles | ... ـ أعني ، بصراحة ـ هل بإمكانك أن تتركها و شأنها ؟ |
Sizin için ne yapabilirim? - Şirketimi rahat bırakın. Bunu yapamam. | Open Subtitles | دع شركتي و شأنها لا استطيع لدي 10 مليون سهم |
- Şirketimi rahat bırakın. Bunu yapamam. On milyon hissem var. | Open Subtitles | دع شركتي و شأنها لا استطيع لدي 10 مليون سهم |
Onu rahat bırak. Uyuyor. Geçen gece çok içti. | Open Subtitles | أتركيها و شأنها أنها نائمة، لقد أحتست الخمر ليلة أمس و أننا لم ننال قسطاً من الراحة |
O kızcağız 11 yıldır kilit altındaydı. Onu rahat bırakamaz mısın? | Open Subtitles | لقد ظلت محبوسة لـ 11 عاماً هيّا دعها و شأنها. |
Hey hey! Neden kızı rahat bırakmıyorsunuz? Sizi serseriler! | Open Subtitles | لما لا تدعون الفتاة و شأنها, أيها الحمقى الشوارعيون |
Onu rahat bırak. Ben evlenene kadar hiç makyaj yapmadım. | Open Subtitles | دعيها و شأنها أنا لم أتبرج أبداً حتى تزوجت |
Bir saniye. Paige rahat bırak, ben ciddiyim. | Open Subtitles | لحظة واحدة ، دعى بايج و شأنها ، أنا جادة |
- Nick çocuk yapalım diye beni zorlayıp duruyor - Benimse bacaklarımı tras etmeye bile vaktim y ok - O zaman traş etme seni rahat bıraksın | Open Subtitles | و انا ليس لدى وقت حتى لكى اهز ارجلى توقفى عن حلاقتها و سوف يتركها و شأنها |
Dediğimde ciddiyim. Umarım ailemi rahat bırakırsın. | Open Subtitles | لا أمزح عندما أقول أنني أريد أن تدعي عائلتي و شأنها الآن |
Şimdi birbirlerini yiyecekler ve bizim kalıntılarımızı rahat bırakacaklar. | Open Subtitles | و الآن سيأكلون بعضهم البعض و يتركون جثتنا و شأنها |
- Kitaplar hep nikahla biter. - Fanny'yi rahat bırak, anne. | Open Subtitles | الكتب تنتهي بالزواج دائماً دعي فاني و شأنها أمي |
Bir yıl boyunca araştırdım ama hala hangi bacağın uygun olacağını bulamadım. Bana yardım edecek hiç bir kaynak yoktu. | TED | أمضيت سنةً في الأبحاث ومازلت لم أكتشف زوج الآقدام المناسبة لم أجد أية مصادر من شأنها مساعدتي. |
Bunun yarısının, 600.000 kişide, kalbinde kalıcı hasar meydana gelir ki bu durum sonradan çok kötü problemler yaşamalarına sebep olur. | TED | نصفهم تقريبا ،أي ٦٠٠ ألف لديهم ضرر دائم بالقلب التي من شأنها أن تسبب لهم مشاكل سيئة للغاية في وقت لاحق |
Herneyse, bu onun cenaze töreni. Kendi cenazem hariç hiçbirine gitmeyeceğim. | Open Subtitles | بأية حال ، هذا شأنها سأذهب بطريقتى الخاصة |
Eğer burada işimi bitirebilseydim, bu çok iyi olurdu. | Open Subtitles | إذا يمكن أن أنهي عملي هنا، من شأنها أن تكون كبيرة. |
O pişirdi, o yüzden onu ilgilendirir. | Open Subtitles | هي من قامت بطهيه، هذا هو شأنها |
L Paige yalnız bırakacak - Yapamam. | Open Subtitles | تمتعى بوقتك ، تمتعى بوقتك ، سأترك بايج و شأنها لا أستطيع ، لا أستطيع |
Ailem ve ben daha hafif ve taşıması benim için daha kolay olacak bir trampet düzeneği tasarlamak için bir mühendisle birlikte çalıştık. | TED | لذلك عملت أنا وعائلتي مع أحد المهندسين لتصميم الطبلة و الحمالة و التي من شأنها أن تكون أخف وزناً و يكون حملها أسهل. |
- Bütün bunlar bir gecede demode olabilir. | Open Subtitles | كل الامور التي من شأنها أن بين عشية وضحاها أصبحت بالية. |
Şahsen, dünyanın en fakir bölgelerinin, onların ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurulduğunu görmesini sağlayacak öneriler sunmaktayım. | TED | ولقد قمت بالفعل بتقديم إقتراحات من شأنها أن تسمح للأجزاء الأكثر فقراً من العالم بالإحساس بأن حاجاتها الخاصة |