Maçlara, baleye, operaya götürüyordum. Arkadaşlıklarını destekledim. | Open Subtitles | .و الى عروض الباليه و الأوبرا و شجعت أصدقائه |
Oradaki insanlar hakkındaki kararlarına izin verdim, hatta destekledim. | Open Subtitles | أنا سمحت، بل شجعت قراراتك بخصوص الناس هناك |
Bayan Kang ile olan arkadaşlığını destekledim çünkü şehrin güç odaklarına yaklaşmamızı istedim. | Open Subtitles | أنا شجعت صداقتك مع السيدة كانج لأنني اردت أن نقترب اكثر من مركز القوة في البلدة |
Yanlış olduğunu bildiğin bir haberle, başkalarını işlem yapmaya teşvik ettin. | Open Subtitles | لقد شجعت آخرين على التجارة بمعلومات تعلم مسبقا أنها خاطئة |
- Buna sen mi teşvik ettin? | Open Subtitles | هل شجعت على هذا ؟ |
Hayır! O fanatikleri cesaretlendirdin ve dün gece onlardan biri Audrey Pell'e saldırdı. | Open Subtitles | كلا, أنت شجعت أولئك المتعصبون وفي الليلة الماضية, |
Kimi cesaretlendirdin? İsmini biliyor musun? | Open Subtitles | من شجعت, هل تعرف اسمه |
Anne, kızlarımı, daha modern bir şey yapmaları konusunda cesaretlendirdim. | Open Subtitles | لقد شجعت بناتى على أن يقدموا شيئا معاصرا |
Her zaman yeteneğini destekledim. | Open Subtitles | لقد شجعت موهبك دائماً |
- Onu sen mi teşvik ettin? | Open Subtitles | هل شجعت على هذا ؟ |
Mary'i cesaretlendirdin, hepimizi, düşün- | Open Subtitles | لقد شجعت (ماري)، شجعتنا جميعاً. |
Evet birisini cesaretlendirdim ama hukuken bir şey yapmadım. | Open Subtitles | صحيح انني شجعت شخصاً على فعلها, لكن قانونيا, لم افعل شيء |