O zaman Leonardo gibi tutkulu bir ressam zaman zaman kendi portresini muhakkak yapmıştır. | TED | لذا من المؤكد أن رساما شغوفا مثل ليوناردو لابد أنه رسم صور شخصية من وقت لآخر |
İnsan tutkulu olduğunda ne der? | Open Subtitles | ما الذي يقوله الإنسان حينما يكون شغوفا بشيء ما ؟ |
ancak tutkulu bir öğretmendi. İlk derslerimizin birinde duvara görüntüler yansıtıp bize ne düşündüğümüzü soruyordu, bir tablonun görüntüsünü yansıttı, | TED | لكنه كان معلماً شغوفا ملئياً بالطاقة في أحد الدروس الأولى له كان يطلب منا التفكير في بعض الصور التي كان يعرضها على الحائط ثم قام بعرض صورة للوحة |
Gel gör ki işim için de beysboldaki gibi tutkulu değilim." | TED | أنا فقط لست شغوفا بعملي، كما أنا شغوفٌ بلعبة البيسبول." |
size söylemek istediğim şeylerden biri bizim iş alanımızda bu problemleri çözme konusunda tutkulu olmanın gerçektende çok önemli olduğunu hissetmemdir. | TED | سوف أخبركم عن أن واحد من الاشياء التي اشعر انها مهمه جدا لنا في مجال الصناعة, في التجارة, ان تكون شغوفا بحل هذه المشاكل. |
Tutku göstermeniz lazım. Eğer kendi şirketiniz hakkında tutkulu değilseniz, | TED | عليك أن إيصال كونك شغوفا , إن لم تكن شغوفا بشركتك , |
Çok tutkulu bir aşıktı ve çok tatlı küçücük bir bebekti. | Open Subtitles | هو كان محبا شغوفا وأحلى طفل صغير |
başka kim tutkulu olsun ki? Siz bu konuda tutkulu değilseniz, şirketinize neden daha fazla para koysunlar ki? Peki, dürüstlük ve tutku: oradaki en önemli iki şey. | TED | لماذا على الآخرين يكونوا شغوفين بها؟ ما الذي يدفعهم لإستثمار مزيد من الأموال في شركتك اذا لم تكن شغوفا بها؟ اذن الأمانة والشغف -- الأشياء الأكثر أهمية حتى الآن هنا. |