Ben ise sırf kötü görünüyor diye onu sokağa attım. | Open Subtitles | وقد ألقيته بلا ترو لأني لم أحب شكله في غرفة الجلوس |
Aslında keyifli ve cesaretli anlarımızda oluşan görüntüye çok benziyor. | TED | في الحقيقة أن شكله يشبه أكثر ما يحدث في أوقات الفرح والشجاعة. |
İlk defa halk önüne çıkıyor. neye benzediğini kimse bilmiyor. | Open Subtitles | هذا أول ظهور له في العلن، لا أحد يعرف شكله |
Mesleğinin zirvesinde. Tıp dergisindeki resmini gördüm. görünüşü bile benziyordu. | Open Subtitles | لقد رايت صورته في الجريدة لقد كان حتى شكله يشبهني |
- Şey, en azından iyi görünüyordu. - Ee, görünüş her şey değildir. | Open Subtitles | حسنا,انه من المؤكد شكله حلو الشكل الحلو مش كل حاجة |
Evet, belli ki tipini değiştirdiği yer burası. | Open Subtitles | من الواضح أنه هذا هو المكان الذي قام فيه بتغيير شكله. |
Sadece hızla rengini değil zemine uyum sağlamak için şeklini de değiştirebiliyor. | Open Subtitles | ويمكنه ان يتغير بسرعة ليس فقط لونه ولكن شكله ليتناسب مع الخلفية. |
Neyse, nasıl göründüğünü gerçekten anlatamam. | Open Subtitles | على أي حال , لم أستطع حقا ان اقول ما شكله. |
Güldüğü zaman yüzü çok garip görünüyor, iyi anlamda bir gariplik yani. | Open Subtitles | عندما يّضحك يُصبح شكله غريبًا لكن بشكل جميل |
Sabah uyanıyorum ve böyle görünüyor. Dokunmak ister misin? | Open Subtitles | أستيقظ ببساطة ويكون شكله هكذا تريدين لمسه؟ |
- O kutu ağır görünüyor. | Open Subtitles | ؟ هالصندوق الملعون الي معك شكله ثقيل |
Dev bir çiçeğe benziyor. Bu da prototip taç yapraklardan biri. | TED | شكله كزهرة كبيرة وهذه واحدة من نماذج البتلات |
Genellikle öyledir, tabii hep İngiltere'de olmaz. Neye benziyor bu adam? | Open Subtitles | انهم عادة يكونون هكذا,لكن ليس دائما فى انجلترا, كيف هو شكله ؟ |
neye benzediğini, nereden geldiğini, nereye gideceğini bilmemeliyim. | Open Subtitles | لن أعرف شكله أو من أين يأتى أو ماذا سيكون |
neye benzediğini biliyorum... ve insan hayati olarak biçilen değeri biliyorum. | Open Subtitles | أعرف ما المفترض ان يكون شكله, واعرف قيمته بالأرواح البشرية التى ضحيتم بها |
Koma, şok, kış uykusu... Neye benziyordu? | Open Subtitles | غيبوبة ، صدمة ، بيات شتوي ، أى شئ كيف كان شكله ؟ |
Bu İngilizce bir metnin ikili seviyede görünüşü. | TED | هذا ما يبدو عليه نص بالإنجليزية في شكله الثنائي. |
Kötü görünüyordu. Ben katil demedim, siz dediniz. | Open Subtitles | كان شكله متوحش أنا لم أقل أنه قاتل ، أنت قلت ذلك |
Solisti metroda gördüm, tipini beğendim. | Open Subtitles | رأيت المغنّي عند محطّة القطار و عجبني شكله |
Ve bunu yaptığınızda onlara dünyaya düzen verme fırsatını, dünyanın şeklini görme fırsatını veriyorsunuz. | TED | وعندما تفعلون هذا, يسمح ذلك للناس بإعادة تشكيل العالم الذي يعيشون فيه ويرون شكله |
Nasıl göründüğünü bile bilmiyoruz nasıl bulacağız? | Open Subtitles | وكيف سنعثر علي الامير ونحن لا نعرف شكله ؟ |
Bu, Barksdale adamının fotoğrafı lazım. Nasıl bir Tipi olduğunu bilmemiz lazım. | Open Subtitles | أريد صورة لهذا الشاب (باركسدايل) أريد معرفة شكله |
Pacific'e giderken nasıI biriydi? | Open Subtitles | ماذا يكون شكله عندما يذهب الى المحيط الهادى ؟ |
Ya da Görünüşünü bana benzetebilen biri. | Open Subtitles | شخص يمكنه تغيير شكله و هو يبدو مثلي أنت من سأل و ها قد أخبرتك |
Hepimiz buzulun büyümesindeki ya da erimesi veya şekil değiştirmesindeki değişik denklemlere bakabiliriz. | TED | يمكننا تفحص كل المعادلات المختلفة التي تجعل الجليد يكبر أو يذوب أو يغير شكله. |
Aktüatör gelir, uzvun yüzeyini bulur, yüksüz şekli ölçer ve dokularda ilerleyerek her anatomik noktadaki doku uyumluluğunu ölçer. | TED | تدخل المشغلات الميكانيكية وتجد سطح الطرف تقيس شكله المفرغ وتذهب إلى الأنسجة لتقيس توافق الأنسجة في كل نقطة تشريحية |