Çoğunun bu gezegende uzun soluklu bir varlığımız konusunda ciddi şüpheleri var. | Open Subtitles | العديد منهم أعرب عن شكوكه الخطيرة بشأن وجودنا الطويل الأمد على هذا الكوكب. |
Pekâlâ, hatta John'un bile hapisteyken şüpheleri vardı. | Open Subtitles | حتى جون كان لديه شكوكه عندما كان في السجن |
- Başkan Yardımcısı olarak, kendi isteğimle şüphelerini hafifletmeğe karar verdim. | Open Subtitles | , وكنائب للرئيسة قررت أن أهدئ من شكوكه بنفسى |
Bu sabah şüphelerini giderdiğimi sanıyordum. | Open Subtitles | حسنا، ظننت أنني انهيت شكوكه صباح اليوم |
Ama sevgili dostum, Scotland Yard'dan Müfettiş Spence'in Bentley'in suçluluğu konusunda kuşkuları vardı. | Open Subtitles | ولكن صديقى,رئيس البوليس ,سبنسر,من اسكوتلانديارد كان لديه شكوكه ان بنتلى كان حقا مذنبا. |
Ama öfkesi ve sorgulaması da bu zamanda başladı. | Open Subtitles | لكن حينها بدأ غضبه و شكوكه تظهر |
- Ortadan kaybolmana çok üzüldü ayrıca da benim de dahil olduğumdan şüphelendiğini açıkça belli etti, ve... | Open Subtitles | -كان مستاءاً أنك إختفيت وأعلن صراحة عن شكوكه في احتمال تورطي في ذلك |
Ve bu, dini sorgulamasıyla birleşince ailesinin neden kötü bir şey tarafından ele geçirildiğini düşündüğünü anlayabilirsin. | Open Subtitles | و عندما تداخل ذلك مع شكوكه الدينية ستتفهم لم كان والديه خائفان من انه ممسوس |
şüpheleri nihayet onaylanınca, Erik rahatlamıştı. | Open Subtitles | إريك خفف من مدى شكوكه بعدما تم تأكيده |
şüpheleri ne olursa olsun, bizi yüz üstü bırakıp gitmeyecektir. | Open Subtitles | مهما تكن شكوكه , هو لن يتركنا نذهب |
Notlarına bakılırsa Lundy'nin de şüpheleri varmış. | Open Subtitles | وكانت لـ(لاندي) شكوكه أيضًا بناءً على ملاحظاته |
Başbakanın şüpheleri var. | Open Subtitles | رئيس الوزراء لديه شكوكه. |
Görünen o ki şüpheleri varmış. | Open Subtitles | من الواضح أنه كانت لديه شكوكه |
Din hakkında kendi şüphelerini tanımlamak için "agnostik" kelimesini, Thomas Huxley bulmuştu, bilime müdahalesinden dolayı... ..İngiltere Kilisesine derinden düşmandı. | Open Subtitles | إبتدع (توماس هوكسلي) كلمة "اللا دراية", أو" اللا معرفة", لوصف شكوكه حول الدّين, ولقد كان عدائياً جداً للكنيسة الإنجليزيّة لتدخّلها في العلم. |
Onun, Sandy Bachman'la ilgili şüphelerini paylaşıyor musunuz? | Open Subtitles | -هل تشاركونه شكوكه حول (ساندي باكمان)؟ |
Zemini kaymış olan ana kulede Morel, Pouf'un kozasının karşısında dikilirken kendi kuşkuları ile savaş halindeydi. | Open Subtitles | "داخل البرج المركزيّ المائل، وبينما يقف (مورل) مواجهًا شرنقة (بوف)" "كان (مورل) ينازع شكوكه الداخليّة هو الآخر" |
Ama öfkesi ve sorgulaması da bu zamanda başladı. | Open Subtitles | لكن حينها بدأ غضبه و شكوكه تظهر |
Victor Colleano, Palm Court'daki bir garson, bana geldi ve şüphelendiğini söyledi. | Open Subtitles | (فكتور كولويونو) نادل بصالة الطعام. أتاني , وأعرب عن شكوكه. |
Ve bu, dini sorgulamasıyla birleşince ailesinin neden kötü bir şey tarafından ele geçirildiğini düşündüğünü anlayabilirsin. | Open Subtitles | و عندما تداخل ذلك مع شكوكه الدينية ستتفهم لم كان والديه خائفان من انه ممسوس |