Anlamanız gereken şey, bütün bu sistem uzun vadede sadece tek bir şey üretir: | Open Subtitles | هو حرجُ لفَهْم ذلك كامل تركيبِ هذا النظامِ يُمْكِنُ فقط أَنْ يُنتجُ شيءَ واحد في المدى البعيد الدين. |
Sana tek bir şey söyleyeceğim. | Open Subtitles | حَسناً، أنا سَأُخبرُك شيءَ واحد. |
Sana tek bir şey söyleyeceğim Rabindra senin şu kıymetli İngilizlerin sonsuza kadar burada kalmayacaklar. | Open Subtitles | (انا سَأُخبرُك شيءَ واحد (رابندرا لغتكَ الإنجليزية الثمينة لَنْ تدُومَ |
Paige'le aramızda olanları öğrendiğinde, bir tek şey istedi. | Open Subtitles | عندما إكتشفتْ حول بَيج وأنا، أرادتْ شيءَ واحد. |
bir tek şey kanıtlıyor. | Open Subtitles | يُثبتُ شيءَ واحد. |
Rahul...bana bir tek şey söyle... | Open Subtitles | راهول . . فقط اخبرُني شيءَ واحد... |
Sana tek bir şey söyleyeceğim Fras. | Open Subtitles | Fras، سَأَقُولُ شيءَ واحد. |
Karşılığında bir tek şey istedi. | Open Subtitles | هي فقط أرادتْ شيءَ واحد في التبادلِ - |