Ama duygusuz bir aileye çocuk getirmek bu yapabileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لكن إحضار طفل لعائلة غير محبة هو شيء لا يمكنني فعله |
Bu burada konuşabileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | أنه شيء لا يمكنني الحديث عنه هنا. نهاية الشروط |
- Hayır. Demek istediğim, halledemeyeceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لا، أعني، لا يوجد شيء لا يمكنني التعامل معه. |
Bu bir gecede düzeltebileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | هذا شيء لا يمكنني معالجته بين عشيّة وضحاها |
Planlama gerekecektir ama arabada yapamayacağım bir şey değil. | Open Subtitles | هذا سيحتاج إلى بعض التخطيط و لكن لا يوجد شيء لا يمكنني فعله في سيارتي |
Önemli bir şey değil. | Open Subtitles | أوه. نعم. هناك شيء لا يمكنني التعامل معه. |
Ona benim söyleyebileceğim bir şey değil mi? | Open Subtitles | هل هو شيء لا يمكنني إخبارهم بهِ؟ |
Bir eskortla seks yapmak hazmedebileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | فالنوم مع عاهرة شيء لا يمكنني أن أتخطاه |
Halledemeyeceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لا شيء لا يمكنني التعامل معه |
Başa çıkamayacağım bir şey değil. | Open Subtitles | لا شيء لا يمكنني احتماله. |
Halledemeyeceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لا شيء لا يمكنني التعامل معه |
Üstesinden gelemeyeceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لا شيء لا يمكنني التعامل معه. |
Bu affedebileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | هذا شيء لا يمكنني غفرانه |
Üstesinden gelemeyeceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لا شيء لا يمكنني التعامل معه |
Hâlledemeyeceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لا شيء لا يمكنني التعامل معه |
Epperly'i sadece bir şeyin rahatlatabileceğini düşünüyorum ve bu da benim ona verebileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | أظن أن هنالك شيء واحد فقط ... ( يمكنه أن يحسن مزاج ( إيبرلي و هو شيء لا يمكنني منحها إياه |