ona bir şey olursa bunların hepsi boşa gider. | Open Subtitles | إذا حدث شيء له سيكون كل هذا من أجل لا شيء |
Onun benim günlüğüm olduğunu biliyorum ve ona bir şey olduğu takdirde polisin eline geçecğinide biliyordum. | Open Subtitles | أعرف أنه حصل على مفكّرتي وكان سيأخذها إلى الشرطة فيما لو حدث أي شيء له. |
Televizyoncu olduğumda, habercilik halkla ilişkiler anlamlı bir şeyler yapacağımı sanıyordum. | Open Subtitles | عندما بدأت عمل الإذاعات ظننت انني سأقدم النباء وقضايا عامة شيء له معنى |
Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da her şeyin bir fiyatı vardır. | Open Subtitles | تذكروا هنا كأي مكان آخر في العالم كل شيء له ثمن |
Derler ki hiçbir şey sonsuza dek aynı kalmaz. | Open Subtitles | سمعت الناس يقولون كل شيء له تاريخ انتهاء الصلاحية |
Zaman fiziksel olarak var olan veya sadece zihnimizde var olan bir şey miydi? | TED | هل الزمن هو شيء له وجود مادي، أو هو موجود فقط في عقولنا؟ |
Yani, o senin bütün dünyan ama sen onun için bir hiçsin. | Open Subtitles | و هو الشيء الذي لطالما كانه لقد كان يعني كل شيء بالنسبة لك و أنت لم تعني أي شيء له |
ona bir şey olursa hepiniz ölürsünüz. | Open Subtitles | إذا حدث أي شيء له, جميعكم سوف يلقي حتفه. |
Eli önemli bir müvekkil ama bence ona bir şey söylemezsin. | Open Subtitles | ايلاي من صفوة عملائنا لكن لا اتوقع انه يجب ان تقولي اي شيء له |
Benim sadakatim ona bir şey ifade etmiyorsa belki de yanlış taraf için sadakat gösteriyorumdur. | Open Subtitles | لو أن ولائي لا يعني شيء له ربما كنت مواليةٌ للجانب الخاطيء |
Kung fu kardeşine gelince baban bile ona bir şey yapmadı. | Open Subtitles | ألا يجعل هذا الشيء منا معلمين قساة و غير عادلين؟ أما بالنسبة لأخوك في فن الكونج فو حتى والدك لم يستطع عمل شيء له |
Babanın sana verdiği not, hani ona bir şey olduğunda okuman gereken not ne yazıyordu onda? | Open Subtitles | تلك الرسالة التي أعطاك أياها والدكِ، التي عليكِ فتحها في حالة تعرض أيّ شيء له. ـ ماذا كتب بِها؟ |
Burası Shiv Gajra'ın hastanesi, ona bir şey olmasına nasıl izin verebilirim. | Open Subtitles | هذه مستشفى شيف غاجرا كيف يمكن أن يحدث شيء له هنا؟ |
Ona mektup yazabilirsin. Ona evden bir şeyler getirebilirsin. | Open Subtitles | تستطيعي كتابة رسائل له وجلب أي شيء له من المنزل |
Dawson'a bir şeyler vermeliyiz ki İç İşleri seni rahat bıraksın. | Open Subtitles | نحن بحاجة لإعطاء شيء له و نحن بحاجة الأبقائك بعيداً عن أنظار الشؤون الداخليه |
Ve buna başladım çünkü bir kere olsun onun için bir şeyler yapmak istedim. | Open Subtitles | يفعل كل شيء لي. وبدأت هذا لأنني أردت عمل شيء له ولو لمرة. |
Bu vazife bana düşer. - Her şeyin bir zamanı var. | Open Subtitles | . كل شيء له وقته . إنه الشتاء الذي يقلقني |
Anlıyorum ama zor zamanlar yaşadın, her şeyin bir fiyatı var. | Open Subtitles | ولكنك ستواجه واقع قاس قريبا, وكل شيء له ثمن. |
İnsanlar ne olduğunu gördüğünde onunla hiçbir şey yapmayacaklar. | Open Subtitles | متى سيشاهد الناس ما يحدث, إنهم يستطيعون فعل اي شيء له |
Hayatımda ilk defa... aklıma hiçbir şey gelmiyor, şöyle ilginç bir fikir. | Open Subtitles | ...لا أقدر على التفكير في شيء له معنى شيء يستحوذ على أنتباهي |
Duygusal değeri olan bir şey değildi, değil mi? | Open Subtitles | هو ليس شيء له قيمة عاطفية ,أليس كذلك؟ |
Bilmiyorum, gerçek olan bir şey. | Open Subtitles | لا أعلم أي شيء له علاقة بالواقعية |
Dışarı çıktığında beni aradı ve oyuna geri dönmesi için yapabileceği bir iş var mı diye sordu. | Open Subtitles | انظر، اتصل بي عندما خرج، حسنًا؟ وسألني إن كان لدي أي شيء له يساعده على دخول اللعبة مجددًا |