Adamın elini sık, yoksa pazar ayininde adını söylerim. - Elini sık. | Open Subtitles | صافح الرجل وألا سأذكر اسمك في قداس الأحد |
Kalemi buraya koy. Burada elimi sık. | Open Subtitles | ضع القلم هنا صافح يديّ هنا |
Dekins bir saniyeliğine kör oldu sonra güldü ve Andy'nin elini sıktı. | Open Subtitles | أغمض ديكنز عينيه لوهلة ثم ضحك و صافح أندى |
Bu sürede, 3 kere elimi sıktı. | TED | وأثناء حديثي معه ، صافح يدي ثلاث مرات . |
Kızılderililer, şerefsizlerle el sıkıştı, ve bak başlarına neler geldi ? | Open Subtitles | صافح الهنود الحجاج وشاهد من تم النصب عليه |
Kızılderililer, şerefsizlerle el sıkıştı, ve bak başlarına neler geldi? | Open Subtitles | صافح الهنود الحجاج وشاهد من تم النصب عليه |
Şehir meclisi üyesi Bay D'Arcy Bourke ile el sıkış. | Open Subtitles | صافح السيد دارسى بورك عضو مجلس المدينة |
"Kızların kanunları" konusunda uzmanım, ama konu "erkeklerin kanunları" olunca, "çak bir beşlik" demekten daha öteye geçtiklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا ضليعة في قانون الفتيات، لكن أعتقد أن قانون الرجال لا يتمثل سوى في صافح عالياً عادة |
El sıkışalım, ortak! | Open Subtitles | صافح على هذا |
Ona hayran olduğunu söyle ve elini sık. | Open Subtitles | أخبره أنك معحب و صافح يده |
- Elimi sık. - Elimi sık. Tamam. | Open Subtitles | .صافح يدي اللعينه - .صافح يدي , حسنا - |
Çok iyi. Hadi, elimi sık. Pekala, git bakalım. | Open Subtitles | صافح يدي, حسناً |
Elimi sık, Geoffrey Charles. Genç beyefendiler öyle yapar. | Open Subtitles | صافح يدي يا (جيفري تشارلز)، هذا مايفعله السادة اليافعون. |
Bana doğru geliyordu, elimi sıktı ve dedi ki... | Open Subtitles | وأتى مباشرة إلي صافح يدي، وقال |
Elimi sıktı, bana gülümsedi ve | Open Subtitles | صافح يدي، ابتسم وقال: |
Çünkü üç yıl önce Vincent Chase bu ofiste oturup elimi sıktı ve benim ajansı olduğumu söyledi. | Open Subtitles | لأن منذ نحو 3 سنوات، (فينسنت تشايس) جلس في هذا المكتب، صافح يدي وقال لي أنني وكيل أعماله، أذلك مزيّف؟ |
Kresteva'nın da elini sıktı. | Open Subtitles | لقد صافح كريستيفا أيضًا |
Plastik eldivenler olmadığı halde benimle el sıkıştı. Başka biri gibiydi. | Open Subtitles | حتى أنّه صافح يدي من دون وضع قفازات مطاطيّة |
İyi gitti. Jamal el sıkıştı, birkaç çocuk öptü işte. | Open Subtitles | جيد, صافح (جمال) بعض الأيادي, |
Onunla el sıkış ve gör | Open Subtitles | صافح يدها, سترىء. |
Pederimle el sıkış, Baba! | Open Subtitles | صافح أبي |
Pekâlâ. Eğer biliyorsan çak bir beşlik. | Open Subtitles | حسناً, لو كنت تعرف صافح يدي |
Haydi, el sıkışalım. | Open Subtitles | هيا، صافح يدي. |