Dünya daha sıcaktı, erimiş sıcak kaya topu henüz katılaşmaya başlamıştı. | Open Subtitles | الأرض كانت أسخن كانت قد تصلبت للتو من كرة صخرية مذابة |
Ormanda kaybolan gümüş rengi şelalelere sahip, dikey kaya duvarlarıyla çevrilmişlerdi. | TED | فهي محاطة بجدران صخرية رأسية مذهلة مع شلالات فضية يتدفق ماؤها إلى الغابة. |
Su geri çekilirken kaya havuzlarında balıklar kalmıştı. | TED | كانت هناك أسماك عالقة في برك صخرية خلفها انحسار المياه |
kayalık bir arazide yokuş aşağı gidiyorduk, ve Alex'in ön tekerleği buradaki yarıklardan birine takıldı. | TED | كنا في طريقنا الى تلة في منطقة صخرية وحدث للعجلة الامامية لدراجة اليكس الهوائية ان حُصرت في صدع من الصدوع المنتشرة |
Zemin kayalık, hem Afganlara metresine 50'den fazla vermiyorlar. | Open Subtitles | الأرض صخرية ، وهم لا يدفعوا للافغاني أكثر من 50 |
Bulduğunuz şey işte bu: Yerlilerin kayalara açtığı oyuklar. Burada temas edilmeyen insanlar eskiden taş baltalarını bileyliyordu. | TED | هذا ما ستجده: منحوتات صخرية استخدمها السكان الأصليون الذين لم نعرفهم لشحذ أدواتهم الحجرية. |
Bu tarz siyah kaya blokları tüm dünyada görülebilir. | Open Subtitles | يمكن العثور على طبقة سوداء صخرية كهذه حول جميع أرجاء العالم |
Ancak daha duygusuz bir ifâdeyle gerçekte Ay havasız, susuz ve cansız bir kaya yığınıdır. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لغير العاطفيين، ففي الواقع هو كتلة صخرية عملاقة مجرد من الهواء والماء والحياة. |
İnce bir kaya tabakasıyla sarılmış büyük bir demir top gibi. | Open Subtitles | إنه ككرة كبيرة من الحديد تم تغطيتها بقشرة صخرية |
Buradan, dev kaya tabakaları bulunan ve kemiğin hakkından gelebileceği, ...önceden bildiği bir yere doğru süzülüyor. | Open Subtitles | من هنا ينزلق لمكان يعرفه حيث يمكنه التعامل مع العظمة، حيث تتواجد كتل صخرية عملاقة مستقرّة على شفا جرف. |
Ama burada binlerce tonluk buz kütleleri yerine trilyonlarca tonluk büyük kaya plakaları vardı. | Open Subtitles | ولكن بدلاً من جبل ثلجياً يزن بضعة آلاف الأطنان كان يتكلم عن كتل صخرية من ملايين الملايين من الأطنان |
Ve onları cansız kaya toplarından garip ve etkileyici dünyalara dönüştürür. | Open Subtitles | تحوّلها من كراتٍ صخرية مقفرة إلى عوالم غريبة ومثيرة |
Bir uydu bir misketten daha büyük olmayan kaya parçaları ve buzdan oluşabilir. | Open Subtitles | قد يكون القمر كتلة صخرية أو جليدية لا تناهز حجم الفقاعة |
Bunun yerine, bu kaya gezegenlerinden ziyade gaz topu gezegenler oluşabilir. | Open Subtitles | بروفيسور دان لاثروب عالم فيزياء جيولوجية فقد تحصلون على أنظمة شمسية تخلو من كواكب صخرية لافتقارها للعناصر |
Eğer kaya gezegenler istiyorsanız metal ve kaya dolu bir buluta ihtiyacınız vardır. | Open Subtitles | وبالمقابل قد تنتهون بالمزيد من عمالقة غازية دون كواكب صخرية على الإطلاق |
Bombardıman bittiğinde de geride kalan, her biri diğerinden çok farklı dört kaya gezegendi. | Open Subtitles | عندما انتهى الأمر لم يتبقَّ سوى أربعة كواكب صخرية مختلفة بالكامل |
kayalık sığlıklar bile olsa, Ruluka Adası limanına demir atmak niyetindeyseniz, liman vergisini ödemelisiniz! | Open Subtitles | إذا كنتم تنوون أن ترسوا على ميناء جزيرة ريوليكا في مياه ضحلة صخرية يجب عليكم أن تدفعوا ضريبة للميناء |
Yeni dünyaların doğuşu yaşam kayalık yüzeylerde başlayabilir. | Open Subtitles | مولد عوالم جديدة بأسطح صخرية حيث يمكن أن تبدأ الحياة مجددًا |
Zemin kayalık, ama sen sürüklenme izleri yakalıyorsun. | Open Subtitles | الأرض صخرية صلبة.. وأنت ترى آثار جر |
Fakat belki de daha küçükleri kayalık dünyalar da vardır. | Open Subtitles | لكن ربما هناك عوالم صخرية أصغر أيضًا |
Kaide üzerinde duran taş heykelin yanındaydık... klasik tarzda, bir adam ve bir kadın... yarım kalan hareketleri özel bir mânâ taşıyormuş gibi duran. | Open Subtitles | كنا قرب بعض الاشكال الحجرية على قاعدة صخرية رجل وامرأة في مشهد كلاسيكي من جمود تلك الايماءات , بدت تحمل بعض الاهمية |
Bir taraf Ohio nehri diğer tarafta taş Dağları geri kalan yer 300 dönümlük bataklık ve çalılık. | Open Subtitles | لدينا النهر الأصفر على جانب وجبال صخرية في الجانب الآخر و300 فدان من الغابات والمستنقعات بكل مكان |