Her şeyimi kaybettim. Açıkçası artık kim olduğumu dahi bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد خسرت كلّ شيء، صدقًا لم أعد أعرف مَن أنا. |
Onu hergün tek başına ders çalışırken görüyorum. Açıkçası kendimi kötü hissettim. | Open Subtitles | أراها تذاكر بمفردها يوميًّا، وإنّي صدقًا أشفقت عليها. |
Ama şu an Açıkçası ondan çok keşke burada olsa diyebileceğim bir kişi bile yok. | Open Subtitles | لكن صدقًا في هذه اللحظة لا أتمنّى وجود أحد هنا أكثر من وجودها. |
Artık farklı bir insansın. Ama Cidden hayatının daha az çılgınca olmadığını söyleyebilir misin? | Open Subtitles | لكن أيمكنك إخباري صدقًا أن حياتك أقلّ جنونًا؟ |
Hayır. Cidden, ne soracağımı düşünüyorsun? | Open Subtitles | لا، صدقًا ماذا تظن أني سأسألها؟ |
Ve hikayeleri öyle korkunç, öyle akıl almaz ve insanlık dışıydı ki, Dürüst olmam lazım, dinlerken adeta ben parçalandım. | TED | وقصصهن كانت مأساوية جدًا ومفجعة للغاية , وكذلك لا تصدق أنها تصدر من الوجود البشري صدقًا , كنت قد تحطمت |
Pekala o zaman. Bir görev vereceğim. Daha Doğrusu sıkıcı bir ayak işi. | Open Subtitles | اتّفقنا، لديّ مهمّة، صدقًا هي بالأحرى مهمّة بغيضة. |
Açıkçası bu aptal kravatı takmaktansa kendimi bir bodruma kilitleyip her ay dönüşmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | صدقًا أحبّذ سلسلة نفسي في قبوٍ والتحوّل كل شهر |
Açıkçası bunda sadece kuru öfke var. Zamanlama falan yok. | Open Subtitles | صدقًا ابنتك هذه تستشيط غضبًا في وقت لا يُذكر. |
Onu hergün tek başına ders çalışırken görüyorum. Açıkçası kendimi kötü hissettim. | Open Subtitles | أراها تذاكر بمفردها يوميًّا، وإنّي صدقًا أشفقت عليها. |
Açıkçası, daha fazla yapabileceğiniz birşey yoktu. | Open Subtitles | صدقًا ، لا أعرف ما بإستطاعتك فعله أكثر |
Açıkçası bu akşam beni neler bekliyor hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | صدقًا لا أعلم ما يحمله المساء. |
Açıkçası kimsenin onu özleyeceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | صدقًا لم أعلم أن أيّ أحد كان يفتقده. |
Denedim de. Cidden denedim dostum. | Open Subtitles | وقد حاولت، صدقًا حاولت يا صاح. |
Steven, Cidden bu şeyin yemek hizmetleri bütçesi manyak bir şey olmalı. | Open Subtitles | (ستيفن) صدقًا ميزاينة الطبخ لهذا الشيء لابد وأنها مهولة |
Cidden Oliver, bazen eve gelmeye neden zahmet ediyorsun bilmiyorum. | Open Subtitles | صدقًا يا (أوليفر)، أحيانًا أتسائل لمَ تزعج نفسكَ بالعودة للبيت من الأصل. |
Hayır, Cidden. | Open Subtitles | كلّا، إنّي صدقًا بخير. |
Hayır, Cidden. | Open Subtitles | كلّا، إنّي صدقًا بخير. |
Dürüst olmak gerekirse.. Bu gerdanlığı bana imparatorun kendisi verdi. Bunu asla satamam. | Open Subtitles | صدقًا هذه القلادة أهدانيها الإمبراطور الراحل ولن أبيعها بأيّ ثمن. |
Dürüst olmak gerekirse şu anda seninle dövüşme isteği yok içimde. | Open Subtitles | صدقًا لستُ أشعر برغبة في قتالك بالوقت الحاضر. |
Pekala o zaman. Bir görev vereceğim. Daha Doğrusu sıkıcı bir ayak işi. | Open Subtitles | اتّفقنا، لديّ مهمّة، صدقًا هي بالأحرى مهمّة بغيضة. |
Bence hiç de öyle harika biri sayılmaz da. | Open Subtitles | لأنّي صدقًا لم أظنّها بتلك الروعة. |