| Fakat bunlar çok zor o yüzden taşınabilir belleğe bir izleyici yerleştirmeyi seçtim. | Open Subtitles | لكنها صعبة للغاية لذلك بدلا عن ذلك ، الصقت متعقبا على جانب الذاكرة |
| Son bir kaç yılımı genelde çok zor ve aynı zamanda bir bakıma tehlikeli durumlara sokarak geçirdim. | TED | لقد قضيت السنوات القليلة الماضية أضع نفسي في مواقف التي عادة ما تكون صعبة للغاية وفي الوقت نفسه خطيرةٌ لحد ما. |
| Ve cevap şu ki bu konuda oldukça zayıfız; bu çok zor bir problem. | TED | والجواب هو أنّ مردودنا سيئ للغاية، انها مشكلة صعبة للغاية. |
| Deniz gergedanı o kadar nadir ve buzda çalışma şartları o kadar zor ki mürettebat bir ay iz sürdü. | Open Subtitles | الكركدن متخفّ جداً وأجواء العمل على الثلج صعبة للغاية ممّا أخذ من الطاقم شهراً لتعقّبهم |
| Bu kadar zor olabileceğini düşünmemişsindir kesin. | Open Subtitles | أراهن أنك لم يتخيل أنها ستكون صعبة للغاية. |
| Bu stratejiler çok hassas çünkü bir kere bile hata yaparsan, oyun senin için oldukça zor bir hal alabilir. | Open Subtitles | هذه الاستراتيجيات هي حساسة للغاية لأنه إذا كنت لا ولو مرة واحدة يمكن أن تصبح لعبة صعبة للغاية بالنسبة لك. |
| Ayrıca o bulmacaların bazıları çok zordu ve Penny'i kimin alacağını bilmiyordum. | Open Subtitles | وكانت بعض الالغاز صعبة للغاية ولم اكن ادري من سيكون مع بيني |
| Fakat yazıyı deşifre etmek çok zorlu bir görev. | TED | ان فك رموز النص هو مهمة صعبة للغاية. |
| Ama harika gidiyor. Bizim için aşırı zor oluyor tabii ama harika gidiyor. | Open Subtitles | لكن الأمر رائع، إنها تجعل الأمور صعبة للغاية علينا، |
| çok zor bir problem çünkü proteinin adapte olabildiği çok sayıad farklı şekil var. | TED | إنها مشكلة صعبة للغاية لأن هنالك أشكالًا عدة متباينة يمكن أن يتخذها البروتين. |
| Tüm bu semptomların var olması bu salgının takibinin çok zor olmasının nedenlerinden biri. | TED | وهذه السلسة من الأعراض هي واحدة من الأسباب التي تجعل من احتواء تفشي الفيروس عملية صعبة للغاية. |
| çok zor. Her an ölebilir. Çekilin, çekilin! | Open Subtitles | إنها صعبة للغاية ، قد يموت في أي لحظة تحرك ، تحرك |
| Burada yaşayan insanlar çok zor koşullar altında ellerinden geleni yapıyorlar. | Open Subtitles | إنّ الناسَ الذين يَعِيشونَ هنا يَفْعلونَ ما في إستطاعتهم تحت ظروف صعبة للغاية. |
| Bazen çocukken size okuduğum peri masalları, gerçek olmadıklarını bildiğim için, çok zor gelirdi. | Open Subtitles | أحياناً القصص الخيالية التيكنتأرويهالكِ وأنتِ طفلة , كانت صعبة للغاية لأنني كنت اعلم أنها ليست حقيقية |
| Çünkü bu buluşmalar senin için çok zor olmalı. | Open Subtitles | لأني أعلم أنّ تلك المقابلات لابدّ وأنها صعبة للغاية بالنسبة لك |
| Hazır fırında makarnanız varsa bütün bir futbol takımını doyurmak o kadar zor bir iş değil. | Open Subtitles | أتعلمون ؟ إن إطعام فريق كرة كامل ليست مُهمة صعبة للغاية عندما تحظى بعشاء المعكرونة والجبن |
| Evlat, bunun senin için ne kadar zor olduğunun farkındayım ama... | Open Subtitles | الابن ، وأنا أعلم أن هذه هي صعبة للغاية ولكن... |
| Ne kadar zor bir yıldı, anne. | Open Subtitles | . لقد كانت سنة صعبة للغاية يا أمي |
| Bunları akılcı kararlarımızın bir parçası yapmak oldukça zor. | TED | إنها صعبة للغاية لجعلها جزءًا من قرارنا العقلاني. |
| Bence insanların toplumsal sorumluluklarına hitap etmek oldukça zor çünkü herkesin karmaşık hayatları ve düşünmeleri gereken pek çok şey var. | Open Subtitles | أظن أن محاولة جذب الناس للمسئولية الاجتماعية صعبة للغاية لأن كلٌ بمشاكله ولديهم العديد ليقلقوا بشأنه |
| Bazıları çok saygındı, bazıları çok zordu. | Open Subtitles | 'وكان بعض أشرف ، بعض صعبة للغاية. |
| Bu çok zorlu bir iş. | Open Subtitles | التجمع؟ انها مهمة صعبة للغاية. |
| Ama harika gidiyor. Bizim için aşırı zor oluyor tabii ama harika gidiyor. | Open Subtitles | لكن الأمر رائع، إنها تجعل الأمور صعبة للغاية علينا، |